Renkler / Aysim Altay

 

"Her tercih bir vazgeçiştir aslında, / Bir kaybediş, / Bir terkediş. / Geride bıraktıklarımızın hüznüne / Yenilerin vazgeçilmez büyüsü bulaşır. / Bilinmez çekicidir. / Merak baştan çıkarır.

(Yaşam Kaçtı Gözüme, Çınar Yayınları, 2001).

 

- Merhaba diyerek başlamak istiyorum söze ve ardından sizi tanıyarak devam etmek. Kimdir Aysim Altay, nerede doğdu, nerede büyüdü, nelerden hoşlanır, nelere asla der? Kısaca anlatabilir misiniz bize kendinizi?

- Merhaba! İnsanın kendini anlatması kolay bir iş değil. Diyebilirim ki… Aysim Altay bir Davranış Bilimci, bir Yaşam Koçu, bir Yönetim Geliştirme Koçu, bir Zihin Koçu, bir Mentör, bir… Böyle sonsuza kadar devam etmek geliyor içimden. Ama bu listenin başına Aysim Altay bir yaşam ve insan sevdalısı demek istiyorum. İlk mesleğim olan Bilgisayar Mühendisliğini bırakıp, farklı konulara geçişimin ardında yatan nedenlerin başında insanlara ve onların yaşamlarına yakın olmak ve fayda sağlamak var.

İstanbul'da doğdum. Erzurum, İvrindi, Ankara gibi farklı yerlerde geçti yaşamımın oldukça uzun bir bölümü. Tüm bu yerlerin arasında İstanbul kadar Ankara'nın da benim için önemi büyük. Hala ailem Ankara'da yaşıyor. Vazgeçilmez dostlarım var orada. Bunun yanı sıra İstanbul büyülü bir şehir, bir aşık ediyor kendine ki bırakamıyorsunuz.

Hoşlandıklarım?!... Yaşamın kendisinden hoşlanıyorum demek belki de beni en öz tanımlayan ifade. Bir çocuk merakıyla yaşıyorum. Her an yeni bir şeyler öğrenme telaşıyla, her gün yeni bir yaşama ve insana karışma coşkusuyla. Yaşamak benim için bir tutku. İnsana karışarak ve yüreğim her an daha büyük bir heyecanla atarak yaşamak. Belki de bu nedenle doğaya yakın sporlar ve ortamlar beni cezp ediyor. Yelken, yüzme, trekking gibi.

“Bana ne!”ciliğe, “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın”cılığa, sahteciliğe, yalancılığa, “mış gibi “ yapmalara asla derim.

- İlk mesleğiniz bilgisayar mühendisliği. Ama kısa bir süre çalıştınız bu alanda. Bunun yanında bir de Davranış Bilimleri Eğitim Danışmanlığınız var. Ve yazarlık yönünüz elbette ki. Nasıl başladı edebiyata ilginiz? Bahsedebilir misiniz bize?

- Evet. Ama bence epeyce uzun bir süre çalıştım Bilgisayar Mühendisi olarak. Tam 15 yıl. Mesleğimi yaparken hep gerçek sevdama, çocukken adını koyamadığım mesleğe, Davranış Bilimleri'ne yakın durdum. Eğitimler aldım, amatörce sivil toplum örgütlerinde eğitimler verdim. Sonra bir baktım ki hobi gibi başlayan uğraş beni mesleğimden, işimden kopartıvermiş. Bilgisayar mühendisliğini de çok severek yaptım. Ama her an yeni mesleğime geçiş kararını verdiğim günü yaşamımın dönüm noktası olarak anıyorum.

Yazmaksa benim için çocuklukta başladı. Hani derler ya …”Daha çok küçükken ütünün kordonunu mikrofon yapmıştım” diye… Ben de o misal ilk şiirimi ve öykümü ilkokul 2'de yazmıştım. Size belki komik gelecek ama öyküm polisiye bir öyküydü, şiirim ise politik. Yıllarca yazdım kendi halimde. Kitap yazma noktasına ise sevgili dostum Sunay Akın'ın yüreklendirmesiyle geldim. Ona gönül dolusu teşekkür borçluyum.

- Çeşitli dergilerde çıkan makaleleriniz ve şuana kadar yayınlanan 3 kitabınız var. Yüreğin Sacayağı, Yaşam Kaçtı Gözüme ve daha önce köşemizde de yer verdiğimiz Madem Öyle Pollyanna. Yeni projeleriniz, onlardan da söz edebilir misiniz?

- Elbette. Davranış Bilimleri konusunda çalışıyor olduğum müddetçe kişisel gelişim kitapları yazmaya devam edeceğim. Ama farklı bir tarz, roman yüreğime düşen ateş gibi içimde oynaşıp duruyor. Bir süredir ilişkilerimizi, bizi, aşkı, karar noktalarımızı ve tercihlerimizi konu alan bir roman yazıyorum. Bir yandan da tesadüf dediğimiz mucizelerin yaşamlarımıza dokunduğunda nasıl farklar yaratacağını göstermek istiyorum satır aralarında.

- Peki Aysim Altay'ın severek okuduğu yazarlar kimler? Başucu kitabı hangisi? Bir de şiir elbette ki. Şiire ilgisi nedir? En sevdiği şair, en sevdiği dize? Bunlardan da bahseder misiniz?

- Öyle çok ki… Tam bir kitap kurduyum. Doğrusu mecazi olarak değil, gerçekten yıllardır tam da başucumda Richard Bach'ın “Mavi Tüy” isimli kitabı durur.

Şiirin yaşamımdaki yeri çok özel. En sevdiğim şair değil, şairler var yine. Dilerseniz isim vermeyeyim ama en sevdiğim dizelerden bir örnek vereyim. Elbette Nazım Hikmet'ten :)

Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
                       bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
                       yani bütün işin gücün yaşamak olacak.

Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
                        beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
                                    insanlar için ölebileceksin,
                        hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
                        hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
                        hem de en güzel en gerçek şeyin
                                      yaşamak olduğunu bildiğin halde.

Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
           hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
           ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
                                      yaşamak yanı ağır bastığından.

- Tasarımına hayran kaldığımızı belirtmek istediğimiz bir kişisel siteniz var. Gerek içerik, gerek görsellik açısından gerçekten muhteşem bir dizayn. Dostlarınızla, okuyucularınızla ne gibi paylaşımlarınız oluyor bu adres altında?

- Ahh sormayın. O konu benim tembellik noktam. Bir bilgisayar mühendisi olarak teknolojiye bunca uzak olmak akıl alır gibi değil bence. Tasarım çok güzel. Ancak güncelleme sıklığı utanç verici :) İleriki günlerde çalışmalarım, konferanslarım, aylık bülten gibi paylaşımlarla daha aktif olacak. “Umuyorum” diyeyim de yalancı çıkmayayım.

- Sevgili Aysim Altay, son olarak bizi kırmadığınız ve bu güzel söyleşiyi yaptığınız için size çok teşekkür ediyoruz. Yeniden sizinle ve kitaplarınızla buluşabilmek adına, şimdilik size yürek dolusu sevgilerimizi iletiyoruz. Yüreğinizde ki Pollyanna hiç kaybolmasın...

- Hepimizin yaşamına Pollyanna izini bıraksın. Yüreğinize sağlık.

Aysim Altay Web Sitesi

Söyleşi : Sevgi Ulusuy / Mart 2006