müzik - hâl / Barış Bölükbaşı

 

- İlk solo albümünüz ‘’Keyfimiz Güzel Olsun’’ çok yeni raflarda yerini aldı ama sizin uzun bir süredir devam eden keyifli bir müzik yolculuğunuz var. O halde en başa dönelim ve Barış nasıl müzikle tanıştı; ilk adımları nasıl oldu; sizden ilk olarak bunları dinleyelim mi?

- Müzik hayatım, ortaokul yıllarında babamın bana bir org alması ile başladı diyebilirim. İlk gün meraktan saatlerce başından kalkamamıştım orgun. O sıralar George Michael’ın ‘’Faith’’i ve Madonna‘nın ‘’La Isla Bonita’’sı dilime dolanmıştı. Okulda sıraların üstüne çıkar bu şarkıları söylerdim. Bayağı bir ün yapmıştım! Aynı zamanda, uzun zamandır basketbol oynuyordum. Profesyonel olmayı düşünecek kadar da sporun içindeydim. Fakat daha sonra Beatles’ın müziğiyle tanışıp gitar çalmayı kafama koyunca, sporcu olmaktan vazgeçip kendimi tamamen müziğe verdim. 

- Daha sonra ‘’Kim Bunlar’’ isminde bir grup olarak bir araya gelindi ve iki albüm yayınlandı. Kişisel olarak bugün baktığında bu grup adına yapılan çalışmaları elbette o yılların şartları dahilinde nasıl değerlendiriyorsunuz? Zira dönemin önemli bir firması yayınlamıştı albümü.

- Kim Bunlar’ın başlangıcı demin anlattığım ortaokul yıllarına kadar dayanıyor. Ozan Kotra’yla ortaokulda sınıf arkadaşıydık. Ben liseyi Haydarpaşa Anadolu Teknik Lisesi’nde okumaya başladım. O sıralarda Ozan, Ata ve rahmetli ilk davulcumuz Armağan’la tanışmışlar ve bana gitar çalmam için teklifte bulunmuşlardı. Çalışmalarımıza hızla başladık. İsmimiz o zamanlarda Bekarlar’dı. Yaptığımız birçok konser ve bar programlarından ve davulcu değişiklerinden sonra Timsah’lı halimize kavuşup Kim Bunlar albümlerini meydana getirdik.

İlk albüm “Dağlar Kızı Reyhan-  Atabarı” çıktığında daha 23 yaşındaydık ve Prestij müzikteydik. Saatlerce provalar yapar, müzik yapmak ve çılgınlar gibi yaşamaktan başka hiçbir şey düşünmezdik. Çok ünlü olduğumuz dönemler de yaşadık. Çok iyi müzik yaptığımızı düşünüyorum ayrıca. Ama bir şekilde ikinci albümümüzden sonra (Ve Kim Bunlar) fikir ayrılıkları büyüdü ve sıkıntılı günler geçirmeye başladık.

- Daha sonra Kıraç ile çalışmaya başladınız. Kendisinin albümlerinde gitar düzenlemelerini yaptınız ve beraberinde stüdyo kayıtlarında kendisine eşlik ettiniz. Beraberinde Luxus, Canay Cengen, Özer Arkun gibi müzisyenlere çalıştınız. Tüm bu zaman akışını ve bu ve devamı birliktelikleri bugün nasıl anımsıyorsunuz?

- Kim Bunlar’ dan ayrıldıktan sonra öncelikle okuluma döndüm (M.Ü. Müzik Eğitimi Bölümü). Üç yıl gibi bir süre neredeyse okula uğramamıştım bile. Derslerimi toparladım ve yoğun bir şekilde gitar çalışmaya başladım. Sonrasında yıllar içinde Kıraç, Fenomen, Luxus, Canay Cengen, Özer Arkun gibi değerli projelerin içinde yer alma şansını buldum. Hepsinin benim için yeri ayrı ve özeldir. Hepsi değişik yelpazede müzikler ve bana farklı kimlikler kazandırdılar.

- Yine başarılı müzisyenler olarak ‘’Fenomen'’ adı altında bir araya geliyorsunuz ve ekiple gerçekleşen konserleri daha sonra bir de albüm tamamlıyor. Fenomen peki nasıl bir araya geldi, bu geçen süre içinde nasıl bir yol izledi kendine, çalışmaları devam ediyor mu ya da edebilir mi?

- Fenomen, bana göre tanıdığım en büyük müzisyenlerinden biri olan İsmail Soyberk’in, beni projeye davet etmesi ile başladı. İsmail abi birikimlerini yansıtabilmek için Mert Topel, Bülent Ay ve benim gibi genç adamları bir araya getirdi işin aslında. Uzun süre provalar yaptık ve müzik ortaya çıktı. Ardından jazz – rock - fusion tarzında çalınabilecek tüm mekanlarda sahne aldık. Albümü de yayınladık. Fenomen’in müziği, yapması da dinlemesi de zor bir müzik. Kitlesel anlamda çok küçük bir yüzdeye hitap ediyor. Bu yüzden fedakarlık gerektiren bir iş. Ama müzikal keyif açısından doruk noktasında. Çalışmalar  devam ediyor bu arada. Temmuz ayı içinde Hayal Kahvesi Beyoğlu ve Haymatlos’da çalacağız. İkinci albümü de 2011’de yayınlayabiliriz.

- Ve bugün elimizde bir albüm var artık. Böylesi yoğun çalışmaların içinde peki bu albüm projesi hep var mıydı hayata bir gün geçirmek adına? Bu albüme nasıl başlayalım denildi ve ne kadar bir sürede yine kimlerin önemli katkıları ile dinleyicisi ile buluştu?

- Benim için her zaman kendi müziğim yani solo projem ön plandaydı. Fakat hayat şartları, dengeler, ekonomik sebepler vs. bugüne kadar beklememe sebep oldu. Aslında çok da iyi oldu. Çünkü bu süreçler içinde müzikal, insani, kültürel anlamda kendimi daha çok geliştirdim ve tecrübe kazandım. Albümün prodüktörlüğünü kendim yaptım. Yani tüm yük kendi omuzlarımdaydı. Sadece kendi kararlarımla oluşturdum. Katkı yapanlar ise tabii ki değerli müzisyen arkadaşlarım; bas gitar: İsmail Soyberk, davul: Ersin Gülseli, Bülent Ay, Deniz Güngör, keyboard: Mert Topel, akordeon: Ozan Akgöz, perküsyon: İzzet Kızıl, Güray Cantürk, yaylılar: keman: Hakan Ersöz, İlker Görgülü, viyolonsel: Özer Arkun, Gitar: 1’er şarkıda konuk olarak Cihat Akyıldız, Atakan Yörük ve Erdem Sökmen. Albümün mix-mastering’ini Cengiz Köroğlu yaptı. Basım - dağıtım ise İbrahim Sayın - Yakartop Music.

Bana destek olan tüm arkadaşlarıma buradan yine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

- Albüm henüz çok yeni ama kuşkusuz ki tepkiler almaya başlanmıştır; bugüne kadar nasıl yorumlar ile karşılaştınız, daha doğrusu nasıl yorumlar ile karşılaşmayı bekliyorsunuz diye de sorabilirim. Dünden bugüne kariyerinizin bir özeti olarak tanımlıyorsunuz bu albümü, peki bundan sonrası adına neler olmasını diliyorsunuz?

- Şu an albümüm bebeklik aşamasında. Genelde güzel tepkiler alıyorum. Zaten önceki projelerimden tanıyanım ve sevenlerim var çok şükür. Her türlü yoruma da açığım. Ama ne yaptığımı, handikaplarımı ve avantajlarımı çok iyi bildiğimi söyleyebilirim. Bundan sonra olacakları ben de heyecanla bekliyorum. Benim ve herkes için sürpriz olsun diyorum. 

- Bugüne kadar birçok kere sahnede bulundunuz. Sahne sizin için nasıl bir heyecan, konserler ya da festivaller nasıl işliyor ruhunuza. Ve yine bu albüm ile ilgili projeler var mı bu anlamda? İlk etapta dinleyici ile buluşması albümün nasıl olacak? Bu arada bir de klip var ki çekilen iki İngilizce şarkıdan biri olan ‘’In Pictures’’ seçilmiş bu anlamda. Diğer şarkılara da gelecek mi?

- İkinci klibim Türkçe bir şarkıya çekilecek. Böylece iki yönümü de göstermiş olacağım. Sahne ve festivaller ise hayatımın en önemli parçası. Çalıştığım kişilerle neredeyse Türkiye’yi 20 kez dolanmışım bir ucundan öbür ucuna. Yavaş yavaş konserlerim başlayacak. Sahne performanslarımın da çok iyi olacağını düşünüyorum.

- ‘’Alternatif Gitar Etütleri’’ isimli bir de kitap yayınladığınızı öğreniyorum. Benzer başka yayınlar olacak mı böyle ve buradan şuna gelmek istiyorum. Bugüne kadar edindiğiniz birikimlere dayanarak iyi bir müzisyen olabilmek için hangi kriterlerin özellikle gerektiğini düşünüyorsunuz kişide? Nedir müzikte başarılı ve kalıcı olabilmenin gereklilikleri?

- “Alternatif Gitar Etütleri“ kendim için yazdığım bir kitap aslında. Tüm etütleri çaldığım bir de CD’si var içinde. Bir anlamda gitara bakış açımı yansıtmak için kitabı hazırladığımı söyleyebilirim. Başka kitap projelerim de var hatta taslakları bile hazır ama öncelikle müzik üretimi konusunda daha fazla yol almak istiyorum. İleriki zamanlarda mutlaka diğer kitap projelerimi de hayata geçireceğim.

İyi bir müzisyen olmak için gerekli kriterler aslında çok uzun bir konu. Kısaca anlatmak gerekirse; tüm dünya müziklerine açık olmak, müzik tarihini doğru incelemek, enstrümanına çok çalışmak, müziğin üç temel öğesi olan melodi, armoni ve ritim konusunu çözmek, çağdaş müzisyenleri ve sanatçıları takip etmek…vs… Daha birçok şey ekleyebiliriz.Başarı ve kalıcılık için de samimi, objektif ve duygu – düşünce – yaratıcılık konularında cesaretli olmak. Bir de tabii ki başta kendi toplumuna ardından tüm dünya insanlarına açık olmak.

- Hayatınızda kimler sizin için önemli müzisyenler oldu? Dünden bugüne kimleri özellikle dinlediniz? Bugünün müzik piyasasında yine başarılı bulduğunuz isimler var mı? Yine bir gün için içinde olmayı istediğiniz bir proje ya da çalışmayı istediğiniz bir müzisyen var mı peki?

- Dinlediğim, etkilendiğim ve esinlendiğim çok müzisyen var tabii ki. Beatles, Deep Purple, Jimi Hendrix, Barış Manço, Fikret Kızılok, Bülent Ortaçgil, MFÖ… Müziğe başladığım ilk dönemlerde dinlediklerimdi. Sonraları daha fazla gitar müziği ve özellikle klasik müzik dinlemeye başladım. Gitarda Erkan Oğur, John Scofield, John Mclaughlin, Scot Henderson, Steve Lukather, Nguyen Le…vs.. klasik müzikte ise Stravinsky, Astor Piazzola, Eric Satie, Ligeti, Xenakis favori bestecilerimdir. Bir de brit rock gruplarını severim. Radiohead, Coldplay… Soundları, felsefeleri ve şarkılarını her açıdan sevdiğim gruplar…

- Son olarak müziğin sustuğu yerdeyiz ve hayatının diğer renklerinde. Orada neler var, neler ile mutlu bir portre? Diğer uğraşılarınızdan keyif aldığınız tüm her şeye diğer lezzetleri nelerdir hayatın?

- Açıkçası müzikle uğraşmaktan başka çok fazla şey yapamıyorum dersem yeridir. Kitap okumak, film izlemek, ailemle vakit geçirmek, arkadaşlarımla sohbet etmek zevk aldığım şeyler. Tam bir Kadıköy – Moda - Feneryolu aşığıyım. Buralarda mutlaka yürür, dolaşır, bir yere oturup çay, kahve içer insanları ve doğayı seyrederim. Kadıköy – Beşiktaş – Karaköy vapurlarını çok severim. Dünyanın en ucuz ve en muhteşem deniz seyahati!  Özellikle, Orhan Pamuk ve İhsan Oktay Anar’ın kitaplarında tasvir edilen İstanbul şehrini yaşıyor olmak bile, yaşamın en büyük lezzetlerinden biridir benim için…   

- Nice albümde daha görüşeceğimize inanıyorum ve keyifler hep güzel olsun diliyorum :) Çok teşekkürler.

- Ben de ilginiz için çok teşekkür ederim. Güzel bir söyleşi olduğunu düşünüyorum ve okuyan herkese de sevgiler, selamlar gönderiyorum.

 

 

Söyleşi : Kadri Karahan / Haziran 2010