müzik - hâl / Bora Duran

 

- '’Her Sabah’’ isimli ilk albümünüz müzikmarketlerde yerini aldı. Öncelikle siz Ege Üniversitesi Konservatuarı klasik kemençe bölümü mezunusunuz. Peki ilk nasıl kendini gösterdi hayatınızda, nasıl bir eğitim süreci yaşadınız ve bu eğitim ile birlikte ilk adımları nasıl atıldı müzisyenliğin; çeşitli gruplarla da çalıştınız öyle değil mi?

- Müzik süreci ailede başladı. Şöyle ki; benim çocukluğumdan hatırladığım ilk anı babamın bağlama, ud çalıyor annemin de şarkı ve türkülerle ona eşlik ediyor olmasıydı. Daha teknoloji denilen gücün evdeki sosyal ortamı bitirmediği dönemler olarak adlandırıyorum ben o dönemleri, ne güzel ki bizim en büyük eğlencemiz onları dinlemekti ağabeyimle. İlkokul yıllarından itibaren aktif bir sürece taşınan bu dönem, şanslı bir öğrenci olarak ortaokulda çok iyi bir müzik öğretmeni tarafından hayatıma yön verilmesiyle Ege Üniversitesi Konservatuarı'na kadar uzandı. Bu dönemde İzmir, Ege bölgesi ve karşı kıyılarında bir çok grup ve müzisyenle çalışıp, müziği öğrenebilmek için yetmeyecek ömrümün konser trafiği açısından en aktif dönemlerini geçirirken, gelişim sürecini de tamamlamış oldum.

- Daha sonra İstanbul yolculuğu başladı ve burada bir stüdyo kurdunuz. Daha sonra çeşitli projelerde çeşitli müzisyenlerle birlikte çalışmalarını görüyoruz. Özellikle hangilerini anımsamamız gerekir, sizden dinleyebilir miyiz?

- Stüdyoyu kurmadan önce ilk olarak Stüdyo Sakman'da Vedat Sakman ile beraber çalışmaya başladım. Bu süreçle beraber ilk stüdyo deneyimi ve demo çalışmalarım da başlamış oldu. Bunu takip eden dönemde kendi müziğimi yapabilmem için ne kadar farklı stüdyoda ne kadar farklı kişilerle ve müzisyenlerle çalışırsam o kadar kendi işime yaklaşabileceğimi anladım ve Ezginin Günlüğü, Yılmaz Erdoğan, Haluk Levent, Ragga Oktay, Mahsun Kırmızıgül gibi birçok yönden farklı ve değişik isimlerle gerek stüdyoda kayıt yapıp, gerek kemençe, gitar çalıp, vokal yaparak, bir müzik albümü çalışmasında yer alan işlerin her aşamasını öğrenip kavrayabilmek adına çalışmalarıma devam ettim.

- Tüm bu çalışmalar içinde peki albüm yapma projesi hep var mıydı yoksa zaman içinde kendi kendime mi gelişti? Bu ilk albümünüzün hazırlık sürecinde sizi neler bekledi, çok değerli müzisyenlerle çalışıldığını görüyorum; kimlerin özellikle büyük desteği geçti?

- Bu çalışmaların hepsinin amacı kendi müziğimi bulmaktı. Bunu tam yaptım, başardım diyemem; çünkü bu bir yol ve hayatın sonuna kadar bu arayış devam edecek. Bu albüm ise bu yolun henüz başlangıcı. Hazırlık sürecinde anladım ki bu iş orada burada başkalarının stüdyolarında yapılabilecek bir iş değil, hele ki maddi destek almadan ve imkanlar olmadan. Bu noktada hayatın şans faktörü devreye girdi ve yıllardır paylaştığım dostluklar ve notalar sayesinde bir ekip oluştu. Biz bu ekibe HAREMS diyoruz. HAREMS ekibi bu işe, öncelikle herhangi bir albümün profesyonel şartlarda yapılabilmesi için gerekli imkanları hazırlamakla başladı ve HAREMSOUND adında bir stüdyo, HAREMS adında bir prodüksiyon şirketi kurdu. Daha sonra geçilen albüm sürecinde ortağım Efe Demiryoğuran'ın kontrolü altında başlayan kayıtlarda Okay Aynur, Yavuz Darıdere, Gültekin Kaçar, Eylem Pelit, Mehmet Akatay gibi müzisyenlerle çalışma fırsatı buldum. Bu projenin başlangıcından bitimine kadar ise Okay Aynur ve Efe Demiryoğuran, müzikal anlamda bütün bilgi ve birikimlerini benimle paylaşarak tam bir grup müziği mantığında yapmayı istediğim bu albümün sıcaklığını ve samimiliğini sağladılar.

- Temeli akustik gitar ve vokale dayalı bu albümde yer alan tüm şarkılarda sizin sözleriniz besteleriniz ki bir tane Ömer Hayyam rubaisi var. Söz yazarı ve besteci kimliğinizi biraz değerlendirebilir miyiz? Bildiğimiz kadarı ile daha öncesinde Mahsun Kırmızıgül bir çalışmanızı yorumladı. Nasıl bir ruh halinde doğuyor şarkılarınız ve bundan sonrası adına başka isimlerden de dinleyebilecek miyiz?

- Ruh haliyle şarkıların doğuşunun ilgisi olduğu gibi, hayatın size yaşattıkları da ruhun halini etkiliyor tabi. Dolayısıyla şarkılar da bu süreçte oluşuyor. Siz geliştikçe, değiştikçe; hayatın bize yaşattığı ne varsa bir şekilde yansıyor şarkılara. Kendi müziğini bulmak dediğimiz süreç de bu duruma eşlik ediyor tabi. Ben bu noktada kendimi hikayesini anlatmaya yeni başlamış bir müzisyen olarak görüyorum ve daha anlatılacak, paylaşılacak çok şey olduğuna inanıyorum.

 

 

- Ney, ud, klarnet, klasik kemençe bu albümde şarkıların hikayeleri ile uyum içinde kullanılmış ve bu bile çalışmanızın ne kadar ince ve hassas işlendiğini ortaya koyuyor. Peki bu albüm yayınlandığı günden bugüne size nasıl tepkiler - yorumlar getirdi, nasıl karşıladı dinleyici?

Albümün yeni yayınlanmış olması ve daha promosyon sürecine başlamamış olmamıza rağmen (klip, vs.) şimdiden resmi web sitemiz olan www.boraduran.com ve www.myspace.com/boraduran gibi dijital platformlardan aldığımız yorumlar gayet keyifli ve albümün anlaşıldığına ikna edici gözüküyor. Tabi ben albümün daha çok kişiyle buluştuktan sonra neler olacağını ve yorumları merakla bekliyorum.

- Albümün ilk konseri geçtiğimiz günlerde gerçekleşti. Sizi yıllardır sahnelerden tanıyan zaten bir dinleyici kitleniz vardı. Nasıl bir atmosferde geçti peki; nasıl bir soluk yaşadınız? Bundan sonrası adına sahne çalışmaları ne yönde devam edecek?

- Öncelikle konser muhteşem geçti ve beni o gece yalnız bırakmayan tüm dostlarıma sizin de aracılığınızla bir kez daha teşekkür ederim. Gerçekten uzun yıllar sahnede bulundum ve sahne tozu yutmak denilen şey neyse ben onu tam olarak yaşadım. O gece ise her şey sanki yeni başlamış gibiydi ve bu başlangış benim de çok hoşuma gitti. Uzun zamandır bu anı beklemenin verdiği heyecan geceye hakimdi diyebilirim. Konserin özellikle ilk anlarını hiç hatırlamıyorum. Daha sonra ise dinleyicilerin desteği ve şarkılara eşliği beni tam olarak motive etti. Bundan sonraki çalışmalar ise, amacı konser yapabilmemizi sağlamak olan bu albümü herkesle canlı canlı paylaşmak.

- Peki genel olarak baktığınızda dün nasıl bir müzik piyasası vardı, bugün nasıl bir müzik piyasası var ve siz yaptığınız müzikle neresindesiniz? Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen ardı arkası kesilmeyen çalışmalar ile karşılaşıyoruz. Peki ne olup bitiyor orada, neler yapılması gerekiyor, nasıl önüne geçilmeli size göre daha da iyi olması adına bir şeylerin?

- Ben bu konuyu müzik piyasası olarak ayıramıyorum. Dünya ve insanlar nereye gider, nasıl hareket ederse bu süreç de öyle işleyecek. Tüketim toplumu olduk diyoruz ve ürüne değer verilmiyor diye dert yanıyoruz. Demek ki elimizde çok fazla ürün var ve ürünün niteliği kişiye göre değişiyor. Bu noktada biz müsizyenler ne yaparsak yapalım dinleyici kendi zevki ve arzusu doğrultusunda hareket edecek. Kimseye şunu dinliyorsun bunu beğeniyorsun, diye kızamayacağımız gibi baskı da yapamayız. Ancak ben bu beğeni ve dinleme isteğinin eğitim süreci esnasında oluştuğuna, gelişip değiştiğine inanıyorum. Dolayısıyla daha önce de söylediğim gibi konuya direk müzik piyasası olarak bakmayıp,  kültür-sanat mevzusu olarak bakmaya çalışırsak herşeyin daha iyiye gideceğine inanıyorum.

- Albüm için bir klip çekildi mi ya da çekilecek mi? Özellikle belirlenen bir şarkı var mı bu anlamda?

- Sizinle bu röportajı yaptıktan yaklaşık 4 - 5 gün sonra klip çekimlerine başlayacağız ve yaklaşık on gün içerisinde tamamlamayı düşünüyoruz. Klip şarkımız ise albümde 2. sırada yer alan “Beni Öldürdün” adlı şarkı olacak.

- Dünden bugüne müzikte kimler eşlik etti size, kimleri büyük bir keyifle dinlediniz ve özellikle çalışmayı istediğiniz bir müzisyen oldu mu bu anlamda ya da gerçekleştirmeyi istediğiniz bir proje vb.?

- Müzik dinlemeye annemin benimle paylaştığı plaklar sayesinde başladım diyebilirim. Bu plaklar annemin de beğenisinden oluşan yerli, yabancı müziklerden oluşuyordu ki başı Erkin Koray, Cem Karaca, Barış Manço, Fikret Kızılok çekiyordu. Daha sonra Bülent Ortaçgil ve Erkan Oğur ikilisi, MFÖ, Ezginin Günlüğü, Yeni Türkü, Mazhar Alanson gibi isimler, çok dinleyip etkilendiğim müzisyenlerdir. Ne yazık ki yabancı olarak sayabileceğim çok daha fazla isim var ancak tek tek isim vermektense en çok beğendiğim ve etkilendiğim birkaç ismi söylemek isterim: Sting, Peter Gabriel,  Travis, R.E.M, Radiohead, Jeff Buckley ...

- Ve son olarak müziğin sustuğu yerde nasıl bir portre ile karşılaşıyoruz? Günlük hayatta sizi başka neler mutlu ediyor; hayatın size heyecan veren diğer kareleri nelerdir?

- Hayatın her açıdan paylaşıldığı her anı beni mutlu ediyor. Ancak bu mutlulukları ve paylaşımları yaşamamız açısından zor bir ülkede bulunmamız, beni daha çok çalışmaya, üretmeye ve paylaşmaya motive ediyor. En çok çalışırken mutlu oluyorum.

- Albümünüzü büyük bir keyifle dinliyorum ve daha nice söyleşide buluşmayı diliyorum. Çok teşekkürler.

 

 

Bora Duran Web Sitesi

Söyleşi : Kadri Karahan / Ocak 2010