müzik - hâl / Jehan Barbur

 

- İlk albümünüz ‘’Uyan’’ müzik marketlerde yerini aldı. Albüme gelmeden önce kaleminizden yolculuğunuzu anlattığınız bir biyografiye ulaştım ve ilk dikkatimi çeken müziğin siz de çok eski bir aşk olduğu, bu aşkı bırakmamak için gösterdiğiniz çaba ve farklı alanda alacağınız bir eğitime rağmen asla vazgeçmeyeceğiniz bir olgu olduğu ile karşılaştım. Nasıl bir sevgili oldunuz müzikle, nasıl bir çocukluktu ve nasıl bir heyecandı o yıllarda sizde?

- Ben de çok net hatırlamıyorum aslında nasıl bu kadar içine düştüğümün müziğin. Sanki hep hayali bir arkadaş olarak vardı da bir gün sadece ben değil, ailem ve arkadaşlarım da varlığını tanımladılar. Çocukluk oyunlarımdan tutun da yalnız kaldığım her an sarıldığım bir olgu olmuştu. Çok heyecanlandırıyordu beni müzik dinlemek. Hoparlörlere şaşkınlıkla baktığımı hatırlıyorum; inanamıyordum onca sesin yanı başımda olabildiğine. Oyun gibiydi her şey benim için. Beni kurtarıyordu, nefes aldırıyordu, çok heyecanlandırıyordu. Hayatta ne olsam diye düşünemedim hiç. Hiçbir şey beni bu kadar heyecanlandıramadı niyeyse. Şarkı söylerken kendimi hayatımın hiçbir evresinde veya yaşında büyüyemeyeceğim kadar kocaman hissediyordum. Müzikle uğraşmadığım her an benim için geçiştirilmesi veya yaşanması zorunlu anlardan biriydi. Bir ödev gibi. Bitirir bitirmez koşa koşa ona sarılıyordum.  

- Siz ‘’Amerikan Kültürü ve Edebiyatı’’ bölümünü başarı ile bitirdikten sonra tekrar İstanbul’a döndünüz ve çizdiğiniz bir resim hep vardı ve bunu hayata geçirmek için artık uygun zamandı. Bu süre içerisinde nasıl yansıyacaktı renkler tabloya, hangi zorluklar sizi bekleyecekti, bu süre boyunca hanenizde artılar neler olacaktı? O ilk adımlarda sizi neler bekliyordu özetinde?

- O ilk adım dediğiniz şey bence yeni atıldı hayatımda. Bu albüm henüz atabildiğim ya da atmaya çalıştığım bir ilk adım. İstanbul benim için bulunmaz bir tecrübe oldu. Müziği bu şehirde hayata geçirmek  çok zor. Hele bu ülkede. Bunca sıkıntının arasında çekirge gibi tek derdiniz şarkı söylemek, müzik yapmak, dert dediklerinizi şarkılarda anlatmak gibi geliyor ne yazık ki. Her iş gibi, bu şehre gelen her yeni insan gibi zorlandım. Hala zorlanıyorum. 6 sene geçti. Zorlanmalar, uğraşmalar bitmedi ve bitmeyecek. Bittiği gün bileceğim ki ben de bitmişim. Kısacası şehir bahaneydi aslında. Kendimle olan yolculuğum artık gerçek anlamada başlamış, hayata geçmişti. Zor olan da aslında kendimle kalabilmiş olmaktı.  Gerisi zaten hikaye, anlatsam da anlatmasam da herkesin olduğu gibi benim de olan hikayem.

- Birçok farklı grup, çeşitli projeler, canlı performanslar derken sizin isminiz ile müzik dinleyicisi kendini birçok kere, birçok yerde buluşturdu aslında ama bir albüm için hep mi uygun bir zaman oldu ya da neden bu kadar beklediniz diye sormadan da geçmeyi istemedim öncelikle. Ne kadardır vardı bu proje ve hayata geçmesi sürecinde kimlerle, neler paylaşıldı üstüne?

- “Bu kadar beklemek”? Bu albümü otuz sene sonra da yapmış olsaydım zamanın bir önemi olmazdı bence. Neye yetişiyoruz ki? Bugünkü durum ve hal zaten bir an önce üretip tüketmeye adamışken kendini, ben neden kendimi tüketeyim, hırpalayayım. Sırf yapmış olmak, zamanı geldiği, miladı dolduğu için bir kartvizit bastırmak bana uzak görünüyor. Şarkı yazmaya çocukluk yıllarında başlamış biri değilim. Dile gelmeye, 3 sene evvel başladım. Dilimin çözülüverdiği aralar oldu hayatımda. Ben de yazdım, besteledim ,keşfettim. Çekmecemde topladım. Sonrasında, birçok mekanda, bir çok yerde çalıp söyledikten sonra, çekmecemdeki parçalarımı özledim. Etrafımdaki çok özel insanlar cesaret verdi, omzuma dokundu, hafif bir ittirdi. Bir araya gelindi ve aklımda biriktirdiğim bir resmi çizme fırsatım oldu. Zor koşularla boğuşmak zorunda kalsak da yapıverdik albümü. Zorlanarak ama hayatımda almış olduğum en büyük keyifle.

- Albüm ile birlikte bir web adresiniz de olacak artık. Peki albüm için bir klip çalışması olacak mı beraberinde ve de özellikle hangi şarkı çıkış şarkısı olarak düşünülmekte? Yine sizinle sahne buluşmalarınız da devam edecek kuşkusuz? Nasıl bir kavuşma oluyor orada dinleyici ile, nasıl bir atmosfer içinde geçiyor programlarınız; sahnede kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Önümüzdeki günler adına projelerinizi öğrenebilir miyiz bu albüm ile birlikte?

- Albümün ilk parçası olan “GİDERSEN” e klip çekmeyi düşünüyoruz.bunun için çalışmalara başladık. Umarım istediğimiz renge ulaşabiliriz. Bugüne kadar hep farklı projelerle sahne aldık. “Mellow Trip Trio” adında bir triomuz vardı ve 4 seneye yakın bir zaman boyunca yüzlerce kez birçok mekanda jazz standartları ve cover parçalar çaldık. Çok keyifli zamanlar geçirdik beraber. Ara ara repertuara kendi parçalarımızı da ekliyorduk. Sıcacık geri dönüşler alındı. Zaten bu albümü yaparken, dinleyiciden aldığımız olumlu eleştiriler bizi hep güzel  bir noktada tuttu. Albümle beraber albüm repertuarını çalmak için hazırlanıyoruz. İsteğimiz mümkün olan her yere gidip albümü çalmak ve dinleyiciyle bir araya gelmek. Bu buluşma isteği albümü yapmamın en önemli nedenlerindendi. Şimdi bunu yaşamayı arzu ediyorum ve bekliyorum.  Tabii ki albüm repertuarı dışında “Mellow Trip Trio” ile olan beraberliğimiz devam edecek. Ve biz yine bir çok yerde çalmaya devam edeceğiz. Dileğimiz bu!

- Biz yine bugünlerde Zuhal Olcay’ın yeni albümünde sizin bir çalışmanıza rastladık adı ‘’Şermin’’. Bundan sonrasında da söz yazarı ve besteci kimliğiniz ile de buluşması olacak mı başka müzisyen dostlarınızın. Söz yazmak ve yazılan bu sözleri notalar ile buluşturmak siz de nasıl bir duygu, nasıl bir bütünlük?

- Albümüm dışında ilk defa bir parçam başka biri tarafından seslendirildi. Ve bu benim hayranı olduğum Zuhal Olcay oldu. Öyle gururlandım ki! Nasıl ifade edilir bilemiyorum. Bir hayaldi yaşadığım ve şu an yaşıyor olduğum bir çok şey. Devamını umuyorum kendi adıma. Bunun için uğraşmak istiyorum. Bugüne kadar bir çok dizide yazdığım sözler yayınlanmıştı. İlk albüm buluşması benim için en güzel armağan oldu. İkinci buluşma da kendi albümümle. Bundan sonrasında şarkılarımı beğenen ve seslendirmek isteyen sanatçılarla çalışmayı çok isterim. Diktiğiniz bir elbiseyi birine giydirip onu uzaktan izlemek gibi. Çok mutlu oluyor, çok gururlanıyorum.

- Türkiye’de müzik yapmak … Siz bunun aslında kolay olduğunu düşünüyorsunuz ama gelinen durum karşısında da bazı zorlukların sizleri beklediğini de kabul ediyorsunuz. Büyük bir hareketliliğin yaşandığı yine de tüm bu akışına rağmen çoğumuzu büyük bir boşluğun beklediği gelinen bu noktada söyleyecekleriniz neler bir dinleyici ve de elbette bir müzisyen olarak?

- Bu cevabı sayfalar sürecek bir soru inanın. Benim bu konuda naçizane bugüne kadar tecrübe ettiğim kısacık zamanda söylemeyi arzu ettiğim çok şey var. Ama sanırım henüz haddim değil. Beni bağışlayın, söylemekte bir mahsur olmadığını düşündüğüm tek şey, olanak veya olanaksızlıkları göz ardı etmeye mümkün mertebe gayret ederek, başarı veya başarısızlığı neden ve bahanelere bağlamaktan çekinerek arzu edileni yapmaya gayret gösterdiğimizdir. Umuyoruz ki bizimle beraber ürettiğim şarkılara eşlik edecek güzel bir dinleyici bulabiliriz. En büyük mutluluk bu olur.

- Siz dünden bugüne kimler ile çıktınız bu yolculuğa, kimler sizi hep büyüledi şarkıları ile? Bir gün için istediğiniz yerde misiniz şimdi yoksa yarınlar adına farklı hayata geçirmeyi istediğiniz projeleriniz, sürprizleriniz de olacak mı mesela? Bir gün için içinde olmayı istediğiniz başka neler var, yarınlar adına başka dokunmayı istediğiniz…

- Şu an olduğum bir yer yok henüz. Hayat yolculuğumun çok daha ileri safhalarında bakıp görmem gerek durduğum yeri. Ne kadar sağlam, ya da ne kadar emanet? O zaman anlayabilirim sanırım alınmış kararların doğruluğunu veya yanlışlığını. Bugüne kadar çok farklı müzikler dinledim. Onlarca isim var aklımda, onlarca ses kulağımda. Hala yeni birileri çıkıyor karşıma, çok etkileniyorum. Yeni sesler yeni müziklerle karşılaşıyor tanıştığıma pek memnun oluyorum. Beni her yeni şey heyecanlandırıyor. Bir kişi değil, bir isim değil. Bazen bir söz, bazen cümle sonunda küçücük bir ses. Her şey bir fikir, her fikir yeni bir keşif benim için.  Umarım yazmaya devam edebilirim. Yeni besteler yapıp onları güvenli bir çekmecede saklamayı isteyecek kadar sevebilirim. Beraber çalıştığım müzisyen arkadaşlarımla uzun bir yolculuğa çıkabilir beraberce büyüyebilir, yeni müzisyenlerle tanışıp kendimi değiştirir ve geliştirebilirim. Tek hayalim sahip olduklarımı yanı başımda tutabilmek ve yeni olan her tecrübeye kapı aralama şansına sahip olabilmektir.

- Myspace sayfanızda zaman zaman yazılarınızı da buluşturuyorsunuz bizlerle. Yazmak sizin için nasıl bir hâl, nasıl bir mutluluk kağıda ve kaleme dokunabilmek de; yine bu çalışmalarınızı bir gün bir kitap haline getirmeyi düşünüyor musunuz? Ve eğer bizi kırmayacaksanız bir tanesini burada okurlarımız ile paylaşmamız mümkün mü?

- Yazma konusunda kitaba kadar gidecek bir iddiam asla yok. Yazmak benim için bir iç döküm sadece. Rahatlıyorum, kafamdaki kargaşayı bir nebze de olsa toparlayabiliyorum. Myspace sayfasından isterseniz siz beğendiğiniz bir yazıyı seçin. Mutlu olurum.

YER-YÜZÜ

Herkesin bir dünyası var içinde. Bir dışı da olan. Hatta kabuk tutmuş, kurumuş bir yüzeyi; ateşe düşmüş bir derini. Bir yer yüzü ve yemeyen yüzü…yine aynı şey oluyor.
Binlerce sözcük dağarcığımda.
Ruhum darağacında.
Kelimeler ne de yavan, ne de anlaşılamamaya müsait.
İnsan nefsi ne kadar zorba ve aciz aynı zamanda.
Sükunet ve dinginlik sonsuz bir yara. Dairesel bir sonsuzluk. Köşesiz, hacıyatmaz; sonu belli bir tekerrür. Sonsuz yani.
Yalnız kalabilmek, yalın olabilmek, çelişkisiz, güzel, çatışmasız…
Miadını dolduruyorum kendi tanımlamalarımın. Her gün yeni bir hayal kırıklığı. İşin garibi, hayal kurmazken artık ben, nedir bu kırılan şeyler içimde? Gizliden tutulmuş bir dileğin haberi dahi yok tutulmuşluğundan. Kırılınca fark ediyorum.
O-yun
Boynum ağrıyor kasılmaktan.
So-yun
Koynuma giremiyorum aklımın. Çıplaklık sadece bir üşüme hissi bugün. Nerede kaldı yalınlık?
Hiç konuşmadan anlaşılabilen bir yer olsa gerek—illa
En çok bağıranın en doğruyu söylediği bir gezegen. Sessizlere haram, sükunete düşman bir yar yüzü var artık. Sözler gelişigüzel. İşin kötüsü ne geleni hoş ne de sarf edileni.
Gelişleri hep çirkin. –Kin.

Bir hayal kırığı hikayesi

İç aynası kırılmaya görsün. İnsan paramparça dağılıyor etrafa.
Herkesin ayakları kan,çizik,
Kalbe yürür senin kırığın,
Tüketir içimi.

Pembe duvarları olan bir binaydı hayat. Taşı taş, umudu renk. Köhne bir geçmişin tarifsiz huzuru dolanır içerde…geçmişin bitmişliğine güvenir, gerçekliğine yaslanırım. Benim değilken, içinde bulurum kendimi. Bugünüme eklemlerim. Geçmiş özlenir, geçmişten tiksinirim. Geçmişi arar, bugünüme yabancılaşırım.
Bugünüm ne kadar ben değil, bende ne kadar emanet. 37 numara bir çift ayağa 35 numara ayakkabı. Sıkar, acıtır, söyletir, söylendirir.
Bir söylencedir artık bir çift ayak, bir çift ayakkabı ve pembe duvarlı taş bina. Böylece bağlanır imgeler, gelişigüzel, gelişleri özel.

Her tarafı çaresiz bir hikaye

Gerçekleşemiyorum…
Bunun sancısıdır belki beni kendime takatsiz bırakan. Taşikardi, huzursuzluk, sevdiğinin hayatına tecavüz; önden, arkadan!
Durulmuyor, durulamıyorum. Bir deniz kıyısı hikayesine tutulmuş içim. "Dolunay".
Yalnızlığın mastar hali en güvenilir yer. Bütünüyle yitirmek, yitirebileceklerini tüketmiş olma rahatlığı, kayıpsız günler. Elden alınacak bir şeyin kalmamışlığı. Elde var "sıfır".
Kendi ellerimle cinayetini işliyorum hayatımın. Hiç bu kadar yalnız kalmamıştım. Her ikililikte, içime düşen mutluluk gürültü çıkarıyor. Gürül gürül. Her iç ısınışımda, en kötü halimin hayaliyle sınıyorum kendimi. Sevinmenin membasını kurutup aklımda, sanal tarafsızlığımı yaşıyorum. "Üzülme düzelir, sevinme bozulur". Bozuk ağızlar, kof inançlar.
Ben neredeyim. Nerede benim. Hangisi kimin? Nerede ben kendimim? Bana ne! Kime ne? Kimsesize ne?o ö pe re ..falan ve filan. Gerçekten sevilemeyecek kadar acıyım, kekreyim, dişliyim, dişsizim, işsizim, sizinim, sizim, kiminim? İnim inim inler durur eş sesler dağarcığımda. Dar ağacımda. Bodur, kof, köksüz aslında. İçime gömülü köklü bir aslım da var aslında.
Ben neredeyim. Nerede benim.


- Son olarak müziği bir yana bıraktığımızda ve günlük hayatınıza döndüğünüzde sizi neler bekliyor orada, neleri yaşamayı ve de neleri paylaşmayı seviyorsunuz? Sizin için hayatın güzellikleri neler, nasıl bir dünyada yaşıyorsunuz ve de nasıl bir dünya düşlüyorsunuz bundan sonrası adına?

- Annem, nişanlım ve dostlarım. Hayatımdaki en güzel üç şey. Onlarla beraber nerede olursam olayım hayatım bana yaşamaya değer geliyor. Önemliler ve benim en güzel parçamlar. Onlarla beraber hayatı en güzel yerinden seyrediyorum sanırım. Bundan sonrasında onlardan mahrum kalmamayı dileyebilirim. Bundan daha büyük bir dilek yok benim için.

- Ve ben bu keyifli söyleşi için çok teşekkür ederken daha nice albümde, nice şarkıda sizinle yeniden buluşmaktan keyif alacağımı bilmenizi istiyorum. Çok sevgiler ve hep güzellikler.

- Ben teşekkür ederim. İlginiz ve katkınız için.

 

Söyleşi : Kadri Karahan / Şubat 2009