müzik - hâl / Neslihan Demirtaş

 

- Öncelikle ‘’Herşeye Rağmen’’ keyifle dinlediğim, çok başarılı bir albüm. Albümle ilgili merak ettiğim ve sormak istediğim de çok şey var bu anlamda. Ama öncesinde en öncesine dönmemiz gerekirse; müzik kendini nasıl hissettirdi ilk olarak sizde; bu yolculuk nerede başladı ve nasıl bir eğitim süreci yaşadınız bu anlamda?

- Aslında ben müzik benim ailemde babamdan ve annemden gelen bir değer. Her ikisi de iyi bir müzik kulağına sahiptir. Babam bir emniyet mensubu olmasına rağmen birkaç enstrüman çalardı. Ama ben 85-86 öğretim yılında D.E.Ü İzmir Devlet Konservatuvarı bale bölümüne girdim. Daha sonra bölüm değiştirerek keman bölümüne geçiş yaptım. Yani bu iş ben müzisyen olacağım diye başlamadı :) İlkokul'dan başlayarak toplam yedi yıl bale yaptım ve sekiz yıl da keman çaldım.

- Eurovision şarkı yarışmasını harfi harfine takip eden biri olarak biliyorum ki 1999 yılında ‘’Döne Döne’’ isimli şarkı ile Türkiye finallerinde yarıştınız ve ikincilik kazandınız. Bu yarışma sizin için profesyonel olarak atılan ilk adım mıydı? Nasıl bir heyecandı sizin için, bugün baktığınızda neler hissettiriyor o heyecan?

- Yarışmaya katıldığım zaman halihazırda müzik piyasasının içinde sayılırdım. Henüz albümüm yoktu fakat o vakte kadar Türkiye’nin çeşitli memleketlerinde uzun soluklu müzik yapma fırsatım olmuştu. Ama tabi Eurovision çok başka bir disiplin ve psikolojik dayanırlılık gerektiren bir hadise. Mutlaka bana kattığı çok şey olmuştur her anlamda.

- ‘’Bir albüm yapmak için neden geç kaldınız’’ gibi soruları sevmiyorum ama yıllardır müziğin içinde olduğunuzu ve bizlerin de kimleri kimleri dinlediğini bildiğim bir müzik ortamında sormadan da geçmek istemiyorum. Eğer ki bir özel sebebi varsa merak ediyorum aksi halde çok sağlıklı bir albüm ile karşılaştığımızı zaten biliyorum.

- İşte yıllar önce bu albümü bu kadar sağlıklı yapamazdım. Prodüktörler bu işe fazla ticari bakıyorlar belki  hakları da var. Fakat hem yıllardır daha ayakları maddi anlamda sağlam yere basan bir hayat istediğim için hem de o hayatın bana bir albüm yapabilme imkanı sağlamasını istediğim için biraz uzun sürdü. Ama bu projeyi yapabilecek, yani elini taşın altına koyabilecek bir şirket ya da şahıs tanımıyorum. Tanısam kesin ona yaptırırdım bu kadar bekleyip kendim yapmak zorunda kalmazdım. Ama kartonette prodüktör yazması da fena olmadı, hoşuma da gitti yani. Bunca yıl sonra bana da bu yakışır dedim açıkçası :)

- Sekiz şarkıdan oluşan bu albüm dmc etiketi ile yayınlandı ve 5 şarkının sözünde - müziğinde sizin imzanız var. Bir müzisyen için söz yazmak ve beste yapmak kuşkusuz ki önemli bir artıdır da. Siz bu kimliğinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Ben ürettiklerimi  insanlara dinletmekte çok tereddüt yaşayan, yazdıklarını çokta beğenmeyen bir besteciyim. Yani benim şarkıyı değil albüme koymam, dinletmem için bile gerçekten çok beğenmem lazım. Ben yazdığımı beğeniyorsam pek insanlara dinletmem de koyarım albüme ve nitekim de öyle oldu. Şarkılarımın ya da ürettiklerimin onay alması kabul görmesi güzeldir ama benim için her şey değildir. Eğer öyle olsa daha kısa yoldan gider anlaşılırlığı daha kolay bir iş yapardım. Anlaşılmasın diye de, yani insanları zorlama gibi de bir derdim yok tabi ki. Ama sanat sanatçının evladıdır; ona laf söyleyenlere gülümser, onu göklere çıkaranlara da. Her halükarda sakin olunması lazım. İnsanlar gelir gider isimleri yaptıklarıyla anılır. Eserlerdir nâmı yürüten, fani olmayan tek olgu.

- Albümün ilk klibi ‘’Ağlaya Ağlaya’’ için çekildi. Bu şarkının ‘’Binbir Gece’’ dizisinde de yer alması albümün çok öncesine denk geldiği için zaten birçok kişinin hafızasında önceden bir yer etmişti. Şarkının dizide yayınlanması ve ilk klibin bu şarkıya çekilmesi ile ilgili nasıl tepkiler geldi size ilk olarak?

- İnsanlar tabi ki beni tanımadıkları için  epey bir şarkının peşine düştüler, dizinin sonunu beklemişler. Klip aslında ‘’Binbir Gece’’ dizisi bitmeden çekilmişti yani albüm çıkmadan çok önce. Fakat yaptığımız müziğe uygun bir şirket bulmamız zaman alınca klip de haliyle Kral TV ve birçok müzik kanalında geç yayına girdi. Allahtan şu ülkede DMC gibi bir firma var. Biz de albümümüzü kitlelere yayma şansı bulduk. Gelen tepkiler çok olumluydu ve insanlar beni yıllardır hayal ettikleri gibi bir Neslihan olarak gördüler. Bu benim içinde büyük mutluluk tabi. Başta Tolga Çetin’e ve tüm TMC Yapım’a minnettarım. Ama tabii ilk klbin bu kadar sanat dolu olmasının ve bu kadar beğenilmesinin ikinci klip içinde aynı kıvamda olma zorunluluğu üzerimde ufak bir baskı yaratmıyor değil. Bakacağız artık nasip :)

- Albüm sizin performansınızın yanında düzenlemeleri ile de dikkat çekiyor zira burada da güzel bir renklilik gözümüze çarpıyor. Alt yapısında şarkıların pop da var caz da ve birbiri ile harmanı ortada lezzetli bir sound ile buluşturuyor bizleri. Kimler ile çalıştınız bu albümde, kimlerin büyük desteğini aldınız?

- Albüm benim yıllardır çalıştığım müzisyen arkadaşlarımın ellerinde doğdu diyebilirim. Müzik yönetmenliğini kendi de Bilkent Keman bölümü mezunu müzisyenliğine çok güvendiğim Alper Kömürcü yaptı. Kendisi ‘’Son Yolcu’’ adlı cover şarkımın da düzenlemesini üstlenmiştir. Beş parçamın aranjesini genç ama gelecek vaat eden müzisyen Okan Akı yaptı. Çalan müzisyenlerin çoğu zaten yıllardır tanıdığımız kardeşlerimiz, hepsi işini sevgi ve büyük emekle yaptılar sağ olsunlar. Kapısını çaldığın kişilerin paradan da önce şarkıları sevdikleri için işi üstlenmeleri çok önemlidir ben çok şanslıyım bu anlamda.

- İki sürpriz şarkı yer alıyor yine bu albümde. Biri Ajda Pekkan ile sevdiğimiz ‘’Son Yolcu’’, bir diğeri ise Sezen Aksu imzalı ‘’Dansöz Dünya”.  Her iki şarkının albümdeki cover hallerine de karşı koymamız imkânsız. Bu iki şarkı peki nasıl dahil oldu albüme?

- ‘’Son Yolcu’’ adlı şarkının sözleri Fikret Şenes hanımefendiye aittir. Sağ olsun şarkıyı bana layık gördü ve seslendirme fırsatı bulduk. Eser zaten yıllardır seslendirdiğim bir çalışmaydı. Hatta şarkının giriş melodisini çalışıyor olduğum grubumun şefi Yaşar Kılıç’a aittir. ‘’Dansöz Dünya’’ solistlik ve müzikalite açısından çok tehlikeli bir parça. Onu da Sezen hanımdan istedik ve sağ olsun bizi kırmadı ve hemen verdi. İlk albümde çok kritik bir Sezen şarkısı söylüyor olduğu için kendisine minnettarım.

- Albüm raflarda yerini aldığından bugüne nasıl tepkiler geldi dinleyicilerinizden size? Yine bu albüm ile ilgili önümüzdeki günlerde bizi neler bekleyecek? İkinci bir klip hazırlığında olduğunuzu öğrendim ama hangi şarkıya çekildiğini şimdi size soracağım. Beraberinde yaklaşan yaz ile birlikte sahneler - konserler olacak mı, nasıl bir hareketlilik bekliyor sizi ve siz adına dinleyicinizi?

- Kimi sana da bu yakışırdı dedi, kimi ramazanda parçaları record ettiğimiz için sesin ne güzel dinlenmiş, ne güzel hissetmişsin dedi, kimi de süper bir albüm de bunu kime satacaksın korkmuyor musun dedi :) Yeni albüm için henüz çok erken bu albüme en az iki klip daha çekmemiz kanaatindeyim. Bu arada ikinci albümün parçaları neredeyse hazır. İkinci klip ‘’Son Yolcu’’ olarak düşünüldü ama her an yeni bir değişiklik olabilir. Yaz çok konsantre geçecek çünkü ramazan ayı yaz mevsimine denk geliyor. Sesimizin soluğumuzun yetişebildiği muhatap bulduğumuz sürece her yere gideceğiz.

- Müzik dünyasında bir hareketlilik yeniden söz konusu. Ardı ardına yayınlanan albümlerin hızına dinleyici de yetişemez oldu. Bu durumu siz sağlıklı buluyor musunuz? Size göre nasıl bir renklilik var, nasıl bir durum yaşanıyor olumsuz birçok şarta rağmen, siz içinden biri olarak takip edebiliyor musunuz tüm olan biteni?

- Ben her hafta yüzlerce kişiye şarkı söyleme zorunluluğu olan bir sanatçı olduğum için takip etmek zorundayım. İçlerinden müzikal ağırlıklı herhangi bir iş gördüğümde hemen alıp sahneme dahil ediyorum. Evet global bir dejenerasyon sadece Türkiye’de değil dünyada da söz konusu. Fakat, dünya da, benim memleketim de büyük bir uyanışta. Samimi, sıcak iş fark ediliyor er ya da geç. Bende o farkı fark eden bir topluluğa şarkı söylediğim için yapılan işlerin içinden cımbızla şarkı seçip sahneme dahil ediyorum. Çok fazla gündemde diye bir sanatçının şarkısını alıp koyma lüksüm yok. Beni iyi tanıyan, takip eden dinleyicim ne bunu yer ne de böyle bir duruşu bana yakıştırır. Onlar özel kulaklar onlara ihanet edemem.

- Dünden bugüne müzik dünyasında kimleri büyük bir keyifle dinlediniz, kimler sizin için çok özel oldu peki? Özellikle bir gün çalışmayı istediğiniz bir müzisyen var mı bu anlamda ya da bir gün gerçekleştirmeyi istediğiniz özel bir proje? Ve az önce de bahsini yaptık, elbette erken ama ikinci bir albüm lütfen gecikmesin de sizden…

- Ben Nilüfer, Sezen Aksu, Ajda Pekkan dinleyen bir ergenlik yaşadım. Ama Sezen Aksu’yu en alevli aşklarımda beni, kendimi yerlere vurana dek ağlatabildiği, hüznü bu kadar muhteşemleştirip bana, yazılarıma, sesime, efkarıma ilham verdiği için daima ayrı bir yerde tutarım. Kendisi çağdaş bir ozandır. Oku oku bitirilemeyecek, her ‘’tamam anladım’’da kendisine yeni bir anlam atfedilecek tek bestecidir. Ben kendisi ile stüdyoya bir gün gireceğimi biliyorum. Bu çok öncelerde dilediğim bir şey ama.

Bir yarışma formatı hazırladım. Yeni yeteneklerin önünü açmak amacı içindeyim. Benim yaşadığım kadar zorluk çekmesinler istiyorum. Tek dileğim bu yarışmanın ciddi bir kanalda yayınlanması.

İkinci albüm birincisi ayaklanmadan çıkamaz. Şu an bunun için çalışmaktayız. Sonuçta alıcısı kıt olan bir iş yapıyoruz.

- Son olarak müziğin sustuğu yerdeyiz. Müziğin haricinde hayatın diğer karelerinde nasıl bir portre ile karşı karşıyayız siz adına? Sizin için diğer renkleri nelerdir hayatın, bir günün diğer heyecanları, diğer uğraşları, diğer alışkanlıkları?

- Ben kendimden bahsedemem pek. Yani dost meclisinde beni herkes öyle iyi tanır ki kendimi ifade etmeye gerek duymam. Bu da benim en rahatladığım andır. Sadece zırh gibi görünen ve son derece hassas biriyimdir. Beni incitmek kolaydır.

Kendimi bulmaya başladığım zaman, insanların büyük bir hengameyle çoluk çocuğa karıştıkları ve olağan karmaşaları her şeye rağmen gülümseyerek karşıladıkları zamandı. Bense daha çetin bir yolu seçtim bir gün eserlerime verilecek kıymeti hayal edip gülümseyerek, sabırla.

Şu an hayatın her zerresinden zevk almaya çalışıyorum. Huzuruma bu kadar düşkün olacağım aklıma hiç gelmezdi. Ama hala zinde olmasına uğraştığım bir bedenim, sakin kılmak  için olgunlaşmak zorunda olduğum bir ruhum var. Ailemi, dostlarımı, sevdiğim bana dair ne varsa sıkıca tutmaya ve sonsuza kadar bırakmamaya özen gösteriyorum.

- Daha nice albüm ile daha nice söyleşi ile görüşelim çok istiyorum ve bu keyifli söyleşi için çok teşekkür ediyorum. Tüm güzellikler sizinle olsun hep.

- Bu değerli soruları albümümü ve beni araştırıp hazırladığın için ben teşekkür ediyorum. Çok sevgiler.


Ağlaya Ağlaya

Söz: Neslihan Demirtaş Müzik: Neslihan Demirtaş & Emrah Erdemir

 

 

Söyleşi : Kadri Karahan / Nisan 2010