müzik - hâl / Özgür Akkuş

 

- İlk albümünüz ‘’Özgürüm’’ doğum gününüz olan 25 Ocak tarihinde müzik severlerle buluştu. Peki biz hemen o en başlara dönecek olursak müzikle ilk kez ne zaman buluşuldu?  O ilk tanışıklığı ve o ilk hayalleri, size kattıklarını bugün nasıl anımsıyorsunuz?

- Müzikle ilkokul yıllarında başladı tanışıklığım. O zamanlar Sivas’ta ikamet ediyorduk ve bağlama çalmaya gayret ediyordum. Babam çalardı biz de dinlerdik, bir şeyler kapmaya çalışırdık ki babam kendi bağlamasını bile yapmıştı evde :) Malum zor dönemler sanat adına.  Ama sesim her zaman enstrümanımdan daha ilerde olmuştur.  Bu da esasen şarkıcı olmak istememdendi tabi ki.

Aslında küçük yaşta türkülerle yoğrulmam ve o nağmeleri ve duyguyu hissetmiş olmam benim için o dönemde belki farkında olmadığım fakat şimdi bunun meyvesini topladığım, yaptığım ve icra ettiğim eserlerdeki sanatsal duruşumu da ifade ediyor denebilir. ‘’Özgürüm’’ isimli albüm çalışmamda da bunun izleri görülmektedir. Lakin o küçük yaşlarda TRT’ye bağlı kaldığımızdan bir de klasik müzik farkında olmadan gelişti tarafımızda ve kulak aşinalığı, bütünlüğü oluştu. Aslında şanslı bir dönem şanssız olduğu kadar da. Sanat ve müzik adına çok zor ama öğrenme ve duyma adına kulak kirlenmesinin çok da yaşanmadığı keyifli bir dönemdi diyebiliriz ki korsanı biz sadece filmlerde tek gözlü, kötü ama her zaman en aktif karakter olarak gördük. Belki de bunun etkisi hâlâ var kafalarda :)

- Peki müzik adına nasıl bir eğitim süreci yaşandı, ilk profesyonel adımlar nasıl atıldı? Bu albümden önce Nilgül’ün albümünde karşılaştığımı anımsıyorum isminizle haricinde başka müzisyenlerin albümlerinde söz ya da beste katkılarınız oldu mu?

- Müzikle eğitim süreci 1993 yılında Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde başladı ki çok değerli eğitmen Seha Okuş ve Adnan Ataman eşliğinde. Halk müziği bunun yanında klasik Türk müziği ve şan dersleri gördük ki bir yandan da tiyatrocularla iç içe havasını kokladık naçizane.  O dönem için güzel bir süreçti. Bir yıl sürdü ve 1994 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Müzik Eğitimi sınavını kazandım. Ana sanat dalı şan bölümünden 2002 senesinde mezun oldum. Tabi biraz uzatmalar yaşandı ister istemez. O süreçte birçok profesyonel iş içersinde bulunma fırsatım oldu. Sahne çalışmaları ve albümlerde vokaller vs. 2000 yılında rahmetli hocam yeri cennet olsun Melih Kibar yorumculuk yarışmasında birinci oldum. Birçok konser, kayıt, reklam müziği gibi projelerde beraber çalışma imkanı buldum. Bir dönem Melih Kibar orkestrasında solist dahil olmak üzere çalışmalarımız oldu. Ta ki vefat edene kadar.

Bu dönemde benim albüm çıkarma maceram devam ediyordu. Yarışmada birinci olduğum 2000 senesinde Sony Müzik’le anlaştım. Albüm çalışması için stüdyo ve repertuar çalışmaları derken istenmeyen sebeplerden dolayı uzun bir sürenin emeği boşa gitti diyebiliriz. Ama iyi tarafından da bakmak gerek ki öyle de. Yıldıray Gürgen ile tanışma fırsatını buldum (aranjörüm, yapımcım, hocam, ağabeyim kısaca on senelik geçen sürede dostum oldu). Sony Müzik’teki çalışmamızda benim müzik yönetmenliğimi ve prodüktörlüğümü üstlenmişti vs. 2004 senesinde Febyo Taşel’in stüdyosunda bir çalışma esnasında tanıştık Nilgül ile. ‘’Yıllar Yollar’’ı çalarken kendisi de oradaydı ve çok beğendiğini, okumak istediğini dile getirdi. Ağzına sağlık, güzel de bir çalışma oldu. Tabi ki bu şarkıda yüreği ile sözleri ile Aysuda Ülkü Zeren’in ayrı bir rengi vardır. Buradan da sevgilerimi gönderiyorum. Başka herhangi bir albümde böyle çalışmam olmadı çünkü kendi albümüme yoğunlaşmıştım.

- Bu ilk albüm ama anlaşılıyor ki üzerinde uzun zamandır çalışıyordunuz. Nasıl bir süre içerisinde bizlerle buluşması gerçekleşti. Bu albümde çok değerli müzisyenlerle bir yolculuğunuz var. Kimler size şarkılarıyla, enstrümanlarıyla ya da manevi katkılarıyla destek verdi peki?

- Az önce de söylediğim gibi aslında ‘’Özgürüm’’’ albümünün ilk tohumları 2000 senesinde zaten atılmıştı Yıldıray Gürgen eşliğinde. Daha sonra araya zaman dilimi girse de askerden (2005 Ocak) sonra kendisi ile tekrar albüm üzerinde düşünmeye başladık. Yıldıray Gürgen, Hilmi Özer ve ben bir toplantı yaptık ve işe başladık repertuar sürecimiz uzun sürdü çünkü çok dikkatli ve özenli olmalıydık ve olduk da. Bu süreçte yanımızda maddi ve manevi desteğini esirgemeyen müzisyen olsun, dışarıdan olsun dostlarımız oldu. İlk önce ailem elbette bunların başında geliyor. Her zaman bunu hissetmem de yardımcı oldular. Başta Yıldıray Gürgen, Hilmi Özer, Mert Ali İçelli, Berkay Şenol, Serkan Ölçer, Sevgi Özkan, Orkun Üstündağ, Davut Abi, Gökhan Şahin, Aytaç Özgümüş, Serhan Yasdıman, Gültekin Kaçar, Ayşegül Kartal, Serkan Söylemez, ‘’Büyük İnsan’’ Gökhan Türkmen, sevgili kuzenim, Fahri Ünlüce, Tarık Ağansoy, müzik hayatımdaki eski dost Bora Turgay, Türker Üfletir, Gündem Yaylı, Yasemin Pulat, Soner Şahinoğlu, Derya Uluğ. O zamanlara yetişemesek de hep bizden ilerdeydiler ve hâlâ bunu hissetmek mümkün: Pir Sultan Abdal ve Karacaoğlan.

- Evet ve iki şarkıda çok özel bu iki isimle karşılaşıyoruz. Pir Sultan Abdal ve Karacaoğlan’ın dizelerine siz bestelerinizle hayat verdiniz yeniden. Buradan şöyle bir sonuca varabilir miyiz; sizin için de önemli bir yer tutmuş mudur şiirler ki; böylesi notalara dökülmüştür dizeleri? Bu anlamda başka çalışmalarınız da var mı?

- Evet; dile getirdiğim gibi benim sanat hayatımın en özel yerinde olan sözleriyle ve hâlâ yaşattıkları ruhlarıyla bu isimlerin yeri apayrı. Ne kadar tanımasak da  hâlâ anmaya ve anlamaya çalıştığımız gerçek sanatçılar bence onlar. Bu gibi çalışmalarım var ve olacak da; bunlar da ilerleyen zamanın sürprizleri olsun :)

 

 

- Yine dikkatleri çekecek olan bir çalışma da ‘’Radyoda Yine Sezen Çalıyor’’ olacak kuşkusuz. Hayatında birçok kişi için özel olan bir isim kendisi sizin için bu şarkı nasıl bir heyecan yaratıyor. Şu an radyoyu açsak ve bir Sezen Aksu şarkısı çalsa hangisi olsun istersiniz bu?

- Bizim anlayabileceğimiz ve duyabildiğimiz müzik tarihi içinde tabi ki en önemli isimdir Sezen Aksu. Herkesin de kabulleneceği ve saygı duyacağı gerçek bir sanatçı ve ozan. Bütün şarkıları çok özel ama ‘’Yas’’ bende başka bir heyecan uyandırır her zaman.

‘’Radyoda Yine Sezen Çalıyor’’ şarkısının hikayesi de çok güzel. Soner Şahinoğlu bir gün beste yapmak ister ve alır gitarını uğraşır hepimiz gibi ve bir ara radyoyu açar ki; radyoda yine Sezen çalar. ‘’İstanbul İstanbul Olalı’’ :) Siz tahmin edin gerisini. Bir de İstanbul’dan bahsediyor sanki hep bizi anlatıyor. İşte Sezen Aksu’nun böyle de manevi bir tarafı, özel bir tarafı var hayatımızda. Heyecan dorukta sanki hep bizi anlatıyor Sezen çalan her nota, dize.

- Bir de düetle karşılaşıyoruz ki; dinledim ve de çok başarılı buldum. Gökhan Türkmen ile birlikte yorumladığınız ‘’Kayıp Şehir’’. Peki bu fikir nasıl gelişti?

- Öncelikle insan kısaca büyük insan:) sonra kuzen, dost, arkadaş, kardeş, yetenek başarı, özveri, mütevazılık... Hepsini içinde barındıran bir Gökhan Türkmen. ‘’Kayıp Şehir’’ bestesini yaptığım ve sözlerinin çok anlamlı ve özel olduğunu (Ayşegül Kartal, Serkan Söylemez) düşündüğüm ki öyle de oldu bir çalışmam. Gökhan da bu şarkıyı  her zaman ayrı bir yerde tutmuştur bence; düet yapalım dedik. Önce Ayşegül Kartal’ın sözlerini bestelemiştim 4 sene önce. Düet yapmaya karar verdiğimizde Serkan Söylemez’in de usta kaleminden (Gökhan için kuzen dayanışması diyelim buna :))  ikinci bir söz çıktı ki şarkının anlam bütünlüğünü bozmayan ve ruh katan iki önemli söz yazarından bu sözler çıkınca bize de okumak düştü tabi ki. Güzel de oldu ilerde daha farklı çalışmalarla bu birliktelik devam edecektir.

- Albüm henüz çok yeni ama o yüzden gelen tepkiler nasıl sorusunu şöyle değiştirebilirim, nasıl karşılansın istiyorsunuz bu albüm, siz de nasıl bir heyecan şimdi bu? Ve albüm için bir klip çekilecektir kuşkusuz, henüz netleşti mi bu aşaması peki?

- Gelen tepkiler çok olumlu ve güzel. Hani insanın içini kıpır kıpır eden heyecanlandıran, mahcup eden ve sorumluluğu arttıran türden. Çok güzel tepkiler bunlar... Klip albümdeki A1 şarkısı olan ‘’Benim Sevgim’’ isimli eserime çekildi. Güzel,  sade bir çalışma oldu. Mutlaka eksiklerimiz vardır ancak sıcak ve içten olmasına dikkat ettik. Malum şartlar ve durumlar el verdiği kadarı ile.

- Ve sahneler? Albümden önce de sizi çeşitli mekanlarda dinledi ve izledi sevenleriniz? Şu anda böyle bir program ya da hazırlık var mı? Sahne sizin için nasıl bir mutluluk, orada olmanın tarifi, hazzı birkaç kelime de nasıl anlatılır?

- Sahnede olmak benim için müthiş bir heyecan. Yıllardır sahne alıyorum İstanbul, Ankara, İzmir gibi şehirlerde. Tabi yoğunluk har zaman İstanbul oldu. Çok önemli yerlerde de çalıştım. En enteresan olan BKM Mutfak’ta iki sene yaptığımız performans oldu. Çok keyifliydi. ‘’Çok Güzel Hareketler Bunlar’’ atölye oyuncuları ki şu an herkesin beğeni ile izlediği Yılmaz Erdoğan önderliğindeki ekiple aynı sahneyi paylaştık. Ben tabi ki işin müzik kısmındaydım. Anılarda özel ve ayrı bir yeri var. Hâlâ sahne çalışmalarım devam ediyor. Taksim - Galatasaray Salsanat Live, Nişantaşı Melon 24 ve Üsküdar Teras sahne aldığım yerler.

- Dünden bugüne kadar olan müzik yolculuğunuzda kimlerin izleri var peki? Kimleri dinlemek sizin için büyük bir keyif oldu? Bir gün için özellikle çalışmayı istediğiniz bir müzisyen var mı?

- Bitmeyen ve bitmeyecek bu yolculukta birçok değerli müzisyenin etkisi mutlaka oldu daha iyi eserler yapmak ve yorumlamak adına. Ama kendimi dinlemeyi öğrendim ki zamanla bu önemli bir kazanç oldu diyebilirim. Çalışmak istediğim müzisyen vardı; rahmetli Melih Kibar. Ve elbette Yıldıray Gürgen ne güzel ki çalışma fırsatı buldum.

- Ve son olarak müziğin sesini kıstığımız yerde sizi görmek istiyoruz. Hayatın başka hangi tatları sizin üzerinizde önemlidir? Müziğin sustuğu yerde sizi neler bekliyor, neler sizin dünyanızın diğer renkleri?

- Müziğin sustuğu ve sessizliğin hakim olduğu noktada… İşte gerçek müzik bu; sessizliğin içinde, ortada. Müzik, müzik, müzik kısaca mmm :)

- Müziğinizle buluşmak, tanışmak ve bir söyleşi gerçekleştirmek bizim için büyük bir mutluluktu. Nicesinde görüşmek üzere, çok teşekkürler.

- Ben teşekkür ederim, başarılarınızın devamını dilerim ve sevgimi özgürce sunarım. Artık ‘’Özgürüm’’ :)

 

Benim Sevgim

Söz - Müzik: Özgür Akkuş

 

Özgür Akkuş Web Sitesi

Söyleşi : Kadri Karahan / Şubat 2010