müzik - hâl / Sibil

 

- İlk albümünüz OSSİ Müzik etiketi ile henüz çok yeni yayınlandı. Dünden bugüne farklı bir müzik yolculuğunuz var sizin. Kilise korolarında başladınız şarkı söylemeye ve bu şekilde sayısız konserde sahne aldınız. Sizin için nasıl bir heyecandı şarkı söylemek ve böylesi bir birliktelik ile yola çıkmış olmak?

- Aslında kendimi bildim bileli şarkı söylüyorum. 1991 senesinde kilise korosuna katıldım. Koro ile çeşitli festivallere katılıp sayısız konserler verdik. Koral müziğin yanısıra popüler müziğe de ilgi duyuyordum. Ancak Ermenice popüler müziğinin icra alanı kısıtlı olduğu için müzik sevgimi koroda tatmin etmeye çalıştım. Cenk Taşkan’la (Majak Toşikyan) tanıştıktan sonra popüler müziğe olan ilgim daha da arttı. Şarkı söylemenin beraberinde getirdiği heyecan ve mutluluk duygusunu ilk günkü kadar güçlü bir şekilde hissediyorum.

- Derken Cenk Taşkan bir gün size albüm yapma teklifi ile geldi ve daha önce birlikte çalışma şansını da bulduğunuz Mercan Dede, Göksel Baktagir, Petro önemli müzisyenlerin de desteği ile kısa bir sürede hazırdı artık albüm. Nasıl bir heyecandı o süreç, albümü elinize aldınız ve neler hissettiniz o an? Nasıl bir mutluluktu sizin için?

- Cenk Taşkan 5 sene önce albüm yapma teklifinde bulunmuştu. Bense zamanı geldiğinde olur diye düşünüyordum. Nitekim beklediğim çok iyi olmuş çünkü 5 sene önce bu albümü yapmış olsaydık albümümde Mercan Dede, Göksel Baktagir ve Petro yer alamayacaklardı. Başta Mercan Dede ve sonrasında da Göksel Baktagir’in konserlerinde yer almak sesimi daha geniş kitlelere duyurabilmemi sağlamıştı. Benim için çok kıymetli olan bu kişilerin albümümde yer almaları,onların varlığı ve desteği benim için çok önemliydi. Kendilerine teklif götürdüğümde sağolsunlar tereddüt dahi etmeden kabul ederek hayalimi gerçekleştirmem konusunda çok büyük katkıda bulunmuş oldular. Bu vesile ile de çalışmama katkıda bulunan herkese yürekten teşekkür ediyorum.

Albümümün hazırlanma aşamasında bir hayalimi gerçekleştirmek üzere olduğum için çok büyük bir mutluluk ve heyecan duyuyordum. Albümümü ilk elime aldığımda ise kendi kendime “İyi ki yaptın bunu Sibil…” dedim.


- Albümün tamamında Ermenice şarkılar dinliyoruz sizden. Bir şekilde popüler olmak adına çıkmadınız yola ve yüreğinize yansıttığınız şarkıları söylemeyi tercih ettiniz bu çalışmada. Nasıl tepkiler aldınız, almaya devam ediyorsunuz bu albüm adına?

- Bu albümü herhangi bir satış kaygısı veya popüler olma sevdası gütmeden yaptığım için tamamı Ermenice ve söylemekten,dinlemekten zevk aldığım parçalar olsun istedim. Tepkiler genel olarak çok olumluydu. Özellikle de Ermeni dilini ve müziğini bilmeyen insanlardan gelen güzel yorumlar beni çok mutlu etti. Albümümün çıktığı ilk günlerden beri çeşitli mailler alıyorum. Hepsine de yanıt vermeye çalışıyorum. Kısa, uzun hiç farketmez. Çünkü içtenlikle yazılan her söz benim için çok değerli.

- Öyle bir coğrafya içerisinde yaşıyoruz ki her köşesinde hayatın farklı renkleri, zenginlikleri içimize işleyebiliyor. Örneğin Ermenice söylüyorsunuz ama biz sözlerini anlamamış olsak bile dokusunu hissedebiliyoruz, yaşayabiliyoruz. Ama tam olarak bu şarkılar neyi anlatıyor, özünde, sözünde, notalarında nasıl incelikler var, siz anlatın istesem?

- Önemli olan da bu değil mi zaten? Hissedebilmek... Ermeni dilini bilmeyenlere bu duyguyu yaşatabiliyorsam ne mutlu bana. Şarkıların sözlerinde aşk, hasret, Tanrı’ya yakarış gibi temalar var. Notalarda köklü bir kültürü yansıtan ince nameler yer alıyor.

- Peki bundan sonrasında gerek sizi gerekse siz adına bizi neler bekleyecek? Örneğin elbette çok erken ama bir ikinci ya da üçüncü albümde bu çizgiyi devam ettirecek misiniz yoksa her şeyi zaman mı gösterecek? Yarınlar adına, müzik adına böyle düşünceler ya da beklentiler var mı dünyanızda?

- Herşeyi zaman gösterecek ama en azından şu kadarını söyleyebilirim ki müzik benim hayatımda her zaman var olmaya devam edecek. Müzik benim için gerçek bir tutku. Bir başlangıç yapıp güzel de tepkiler alırsanız elbette ki arkasının gelmesini istersiniz. Ancak ben herşeyi sindire sindire yaşayarak planlamayı daha sonra yapmayı tercih ediyorum.

- Müziği ne kadar yakın takip ediyorsunuz ya da şöyle de sorabilirim yetişebiliyor musunuz müzik dünyasındaki hareketliliğe? Özellikle bir gün için çalışmak istediğiniz bir müzisyen ya da içinde olmayı istediğiniz bir proje var mı? Ayrıca son zamanlarda kimleri keyifle dinliyorsunuz?

- Doğrusu yetişmeye gayret ediyorum. Müzik zevkime hitap eden bütün sanatçıları dinliyorum. En büyük hayallerimden biri Charles Aznavour ile tanışıp onunla aynı sahneyi paylaşabilmek. Çok sevdiğim ve değer verdiğim Mercan Dede ve Göksel Baktagir’in projelerinde de yer almaktan büyük bir mutluluk ve onur duyarım. Son zamanlarda Celine Dion, Yasmin Levy ve Sertab Erener’i dinlemekten keyif alıyorum.

- Son olarak müziğin sustuğu yerdeyiz. Siz aynı zamanda bir finans şirketinde çalışıyorsunuz. Haricinde hayatınız nasıl bir seyirde, sizi mutlu eden ve dünyanızı renklendiren diğer tatlar nelerdir?

Müzikten ve şarkı söylemekten başka hayatımı renklendiren en önemli şey 6 ve 7 yaşlarındaki dünya tatlısı yeğenlerim. Onlarla bir arada olmaktan ve oyunlar oynamaktan çok büyük bir keyif alıyorum. Bunun haricinde iş yoğunluğumdan fırsat buldukça seyahat etmeyi, çeşitli kültürleri tanımayı çok seviyorum.

- Çok teşekkür ederim bu keyifli söyleşi için; hayatın nice şarkısında yeniden görüşmek adına.

- Bu keyifli söyleşi için ben teşekkür ederim. Tekrardan görüşmek ve güzellikleri paylaşmak dileğiyle...

 


Sibil - Hisus


Söyleşi : Kadri Karahan / Aralık 2010