müzik - hâl / Zeliha Sunal

Biyografinize baktığımızda sizinde müzik ile ilk tanışıklığınızı çocukluk yıllarınızda görüyoruz. Önceliği o yıllardaki sizi tanımaya versek ve oradan profesyonel anlamdaki ilk çalışmalarınıza uzansak, aslında size o kadar çok şey sormak istiyorum ki. 

-  Her müzisyen gibi doğuştan müzisyenim. Çok küçük yaşlarda piyano, gitar, mandolin çalarak, korolara katılarak başladım. 17 yaşımda profesyonel oldum. O yaştan itibaren sadece kendi orkestralarımla çalıştım. Yıllarca gitar çaldım daha sonra şarkı söylemeye başladım. 20 yıldır sadece bu işi yapıyorum. İlk önce İzmir daha sonra Ankara ve en sonra İstanbul. Hatta buradan da dünya.  

Başta TRT olmak üzere özel kanallarda birçok programda orkestra solistliği yaptınız ve sesinizi ulaştırdınız bizlere. Daha sonrası program yapımcılığı, sunuculuğu ve hatta dizi oyuncuğu bile yaptınız. En başta TRT gibi bir kurumda çalışmak olmak üzere bu televizyon yolculuğunuz nasıl bir duygu oldu sizde ve neler kattı bugününüze. Bu anlamda içinde olduğunuz yeni bir çalışma var mı ayrıca?  

-  Bu işe TRT ile başlamak şans tabi ki. O dönemlerdeki teknik imkanları ve kalifiye personeli en yüksek kuruluş idi. Ben bir programda Erkan Yolaç, Cenk Koray, Korhan Abay, Halit Kıvanç ile hep beraber bile çalıştım ki üstatlardan yaşayarak öğrenmek çok büyük bir şanstı. Tabi ki bu daha sonra çok işime yaradı ancak ilk iş olarak müziği seçtiğim ve hep bir orkestra barındırdığım için çalışanlarım öncelikli idi. Dolayısıyla pek ağırlık veremedik. Ağır projelerde de ben genellikle yurt dışındaydım, değerlendiremedim. Balalayka ve Abuzer Kadayıf'ta da oynayacaktım bu nedenle kaybettim. Dizilerden sürekli teklif alıyorum aynı nedenlerden oynama şansı bulamıyorum. Bir senedir müzikte yeniden yapılanma sürecindeydim. İnşallah yeni kasetle beraber bir şeyler yaparım.  

- Siz dünyanın birçok ülkesinde çeşitli orkestralar eşliğinde konserler verdiniz ve yine gerek ülkemizde gerek yurtdışında birçok müzik yarışmasına katıldınız. Ülkemizi temsil ettiğiniz bazı yarışmalarda yine ayrıca başarılar kazandınız. Bizimle bu yarışmaları ve heyecanlarını paylaşır mısınız?  

- Yurt dışına müzik nedeniyle çıktığınızda gerçekten müzisyen olduğunuzu hissediyorsunuz. Bakış açıları çok farklı sanat ve sanatçı oralarda öncelikli. Eğer sizinde sunumunuz görkemli ise yaşanılan heyecanı kelimelerle anlatmak imkansız. Farklı ülkelerden sanatçılarla birlikte olmak dünyamı zenginleştiriyor. Bakış açımı genişletiyor, ön yargılarımı yok ediyor. Kendimi her zaman bir adım daha nasıl ilerde tutacağımı belirliyor. Bu nedenle yaptığım showlar daha global hazırlanmış işler. TV 8 deki show'um Rafaella Carra Show gibiydi. İngilizce - Türkçe sunumlu ilk tv programlarından biriydi. Pek cesaret edilemez bir şey. 

Bir hayli geniş bir repertuarınız var ki, televizyon ya da radyo programlarınız olsun yine sahne çalışmalarınız da elbette sizi dinleyenlerin buna tanık olduğu bir gerçek. 28 dilde şarkı söyleyebiliyorsunuz örneğin bu nasıl bir yetenektir? Yine bir yerde okumuştum size dair ‘'Bazen bir İstanbul hanımefendisi bazen bir rock sanatçısı'' diye; sizin sahnenizde her an her şey olabiliyor öyle değil mi? Sahneleri ve sizi dinlesek ve o atmosferi solusak beraber?  

- Bu kadar dilde şarkı söyleyen tek ben değilim. Benden daha da ilerde olanlar var. Selçuk Alagöz mesela, Ediz Onay mesela ama amacım onların rekorunu egale etmek. Bu çok istekle yapılması gereken sabır işidir. Sergileyecek ortam bulmakta bunu kamçılar ve ekstra uğraşmanızı sağlar. Geçende gelen Malezya çinlilerine söylenecek şarkının Bahasara dilinde olmayıp Malezya lehçesiyle Çince olması ve de bizim bunu araştırarak çalışmamız gibi vs vs.  

Sahnede yıllarca çok ciddi çalışmalar da yaptım. Her sene bir şeylerin modası değişiyor. Değişmeyen şey ise insanların eğlenmek isteği. Bende karşımdakinin o anki ruh durumunu hissederek ona göre programlar yapıyorum. Ppsikolojik ve sosyolojik saptamalarla. Bu nedenle değişken programlarım.  

Öncesi yayınladığınız ‘'Sonbahar Şansonları'' isimli ilk albümünüzü geçtiğimiz yıl ‘'Erkekleri Tanıyın'' isimli bir single çalışmanız takip etti. Siz albümleriniz olmadan da dinlenen bir sanatçı olmayı başarabiliyordunuz bu ayrı bir yerde ama albümler için neden bu kadar beklediniz düşünmedim değil üstüne? Birçok başarılı müzisyen ile hazırladığınız bu albümlerinizi nasıl karşıladı dinleyicileriniz ve ötesi sizde nasıl bir tat bıraktı bu çalışmalarınız?  

-  Yıllarca başka kaygılarım vardı. Öncelikle çok şehir değiştirdim. Her şehirde TRT vasıtasıyla kendimi dinletmeye devam ettim. 1992 yılında kaset yapmak üzere İistanbul'a geldim. Pek çok sanatçı ile beraber bende bir firmayla anlaştım. Daha sonra o firma benim kendi kasetime koyacağım şarkıları başka sanatçılardan çıkarınca bende biraz kırılıp mücadelemi müzikal platformda kendimi kabul ettirmeye Ankara ve İzmir'de yaptığım çalışmaları İstanbul'da da sunmaya karar verdim. İyi de etmişim. Şimdi ise olgunluk dönemim ve bu dönemde çıkacak çalışmalarım en güzel çalışmalar olacak.  

‘'Erkekleri Tanıyın'' sadece herkesin dikkatini şimdi çıkaracağım cd ye çekmek için uygulanan bir taktik idi. ‘'Sonbahar Şansonları'' ise rafa bile çıkamadan iptal edilmiş bir proje idi ve ona yazık oldu gerçekten.  

Bu söyleşi vesilesi ile yeni bir albümünde müjdesini aldık sizden ve elbette bu albüm hakkında da sorular sormak istiyorum hemen size. Ne kadar zamandır hazırlanıyorsunuz bu albüme ve en yakın ne zaman dinleyebileceğiz? Kimlerle çalıştınız ve nasıl bir repertuar sunacaksınız dinleyicinize? Bu albümü ve albüm sonrası projelerinizi dinlemek istesek sizden?  

- Ankara'dan çok değerli müzisyen Tolga Tümözen ile çalışıyorum. Hakan Eren, Mehmet Teoman, Günay Çoban, Aslı zen Yentur, Hakan Cumhur, Murat Özgün, Nar grubu, Cemal Karataş var.

Murat Göğebakan 2 şarkısını verdi. Azerbaycan'dan çok önemli iki müzik adamıyla da çalışıyorum. Umarım seversiniz. 

-  Müziğe uzun zamandır gönül vermiş biri olarak siz kimleri dinleyerek geldiniz bugünlere, kimleri başarılı buluyor ve dinlemeye devam ediyorsunuz büyük bir keyifle? Günümüz popüler müziğini nasıl değerlendiriyorsunuz siz? Yine son zamanlarda yayınlanan albümlerin vazgeçilmezi bir de cover şarkılar var ki; sizin single çalışmanızda iki cover şarkıdan oluşuyordu. Bir dönem şarkılarının yeniden yorumlanmasını siz nasıl değerlendiriyorsunuz ve bu denli ilgi görmesini yeniden neye bağlıyorsunuz?  

-  Ben hayatım boyunca koyu arabesk hariç her türlü müziği dinledim. Klasikten jazz'a rock'tan türküye kadar. Zaten çalıştığım ortamlar da buna çok müsaitti. barbara Streisand hayranıyım. Çeşitlilik günümüz popüler müziğini ayağa kaldırdı. Pop içinde arabesk nağmelerden, rock içinde türküye kadar her şey var. Bu da araştırılarak yapıldığını gösterir, bu da iyi bir şeydir. Gerçekten cover şu anda tüm dünyada var. Hatta eski soundlar kullanılarak yeni şarkılar üretiliyor. Kulaklarda tanıdık nağmeler o şarkıların dinlenme oranını yükseltiyor. Tabi ki her cover banko değil. Yorum çok önemli mesela ‘'Arap Saçı'' Funda Arar için gerçekten bambaşka bir olay oldu. Gerçekten yeniden yorumlama diye ona derim. 

- Bir web siteniz var ve siz dinleyicileriniz ile internet ortamında da buluşmaya fırsat bulabiliyorsunuz? Böylesi bir ortamda yer alıyor olmak nasıl bir mutluluk?  

- Zamana uyacaksın. Şu an asansör beklemeye bile tahammül olmayan, her şeyin hızla üretilip tüketildiği bir yaşam içerisindeyiz. İnternet sitesi olmayana kız vermeyecekler artık. Şaka bir yana dünyaya açılmanın en kolay yolu diye seçtim. Şu sıralar vaktim olmasa da mümkün olduğunca yenilemeye çalışıyorum sitemi ve iyi bir site olduğunu düşünüyorum.  

- Müzik- hâl yolculuğumuzda sizin gibi değerli bir müzisyeni konuk edebilme şansına kavuştuğum için kendimi çok mutlu hissediyorum. Başarılarınızın her zaman için devam etmesini dilerim ve çok teşekkür ederim bizi yalnız bırakmadığınız için.  

Bende teşekkür ederim. Başarılar dilerim. Her şey dilediğin istediğin gibi olsun.  

 

 

Zeliha Sunal Web Sitesi

Söyleşi : Kadri Karahan Mart 2006