müzik - hâl / Züleyha

 

- '’Merhaba’’ dediğin andan itibaren ben bu albüme heyecanlandım, bir solukta dinledim ve de dinlemeye devam ediyorum. Albümle ilgili konuşacağız ama albüme yol alan süreci merak ediyorum ve en başa dönelim istiyorum sevgili Züleyha. Yüreğinin sesini dinledin, sesini bir gün konservatuara eğitimine sürükledin; bir yanda diğer aldığın eğitim bir yandan konservatuar beraberinde senin için zor olmadı mı o yıllar?

- Biraz yorucuydu tabi. Ancak her iki okulumu da çok seviyordum. Konservatuara hobi olarak girmiştim. Marmara Üniversitesi’nde Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı bölümündeydim. Bu bölümü de bana sevdiren bölüm hocamız Doç. Dr Gülbin Göral olmuştu. Sevdikten sonra sabahın erken saatlerinde Kadıköy - Beyazıt arasında, dersler için mekik dokumak, beni yormak yerine kendime getiriyordu.

- Her şeye rağmen bir gün yolun Zülfü Livaneli ile kesişti ve asistanı olarak çalışmaya başladın. Konservatuara ara verdin ama müzik eğitimin devam etti.  Bu zaman diliminde albüm yapma fikrin ya da hayalin yoktu ama bir gün geldi ve kendisinin Harbiye konserinde ilk sahne deneyimi de yaşadın; peki albüme giden bu süreç kendini nasıl gösterdi, neler hissettin, nasıl bir heyecan duydun?

- Hep söylüyorum. Aklımda hiçbir zaman albüm yapma fikri yoktu.  Her şey 2009’da Harbiye Açıkhava Sahnesi’nde 7 bin kişinin karşısında Kürtçe ‘’Yiğidim Aslanım’’ söyleyerek başladı. O gece, Zülfü abinin ‘repertuarını hazırla, albüm yapıyoruz’ demesiyle sonlandı. Hemen sonrasında çalışmalarıma başladım.

Harbiye sahnesi benim ilk canlı performansım, ilk mikrofonu elime alışım ve koca bir orkestra ile ilk defa dillere pelesenk olan bir eseri yorumlayışım. 

O gece İnanılmaz heyecanlandım ve çok mutlu oldum.  Çünkü 7 bin kişinin karşısındayım ve bir efsanin –Zülfü Livaneli’nin sahnesindeydim. En ön sıralarda, Yaşar Kemal, Ayşe Babahan, Ayşen-Hüsnü Özyeğin, Türkan Şoray gibi çok önemli isimler oturuyordu. Onlarla göz göze gelmemek için, sürekli gözlerimi kapatmışım. Videoyu izledikçe halime gülüyorum :)

- Başta bir single düşünüldü, daha sonra bir albüme karar verildi, baştan sona Livaneli şarkılarını Kürtçe yorumlayacaktın derken fikirler gelişti ve 10 şarkıyı 10 dilde dinledik ki bu da ayrı heyecan vericiydi.  Türkçe, Lazca, Kürtçe, Ermenice, Zazaca, Farsça, Arapça, Gürcüce, Ladino, Rumca ve Hemşince. Türkçe ve Kürtçe dışındaki bu dillere nasıl bir yakınlığın vardı peki? Ve bu albüm her şarkısı ile ayrı bir ekip yolculuğunu getirdi beraberinde öyle değil mi?

- Aslında başta Livaneli şarkılarından oluşan Kürtçe bir albüm düşünüldü. Müzik piyasasının malum durumu sebebiyle single yapalım denildi.  10 dilde olması tamamıyla benim düşüncem. Bana kalsa değil 10 dil, daha fazla dilde hakkını vererek, eser sayısı daha çok olan  bir yapardım. Lakin yapımcıların durumu da ortada.

Kürtçe ve zazaca  (lehçe) konuşabiliyorum. Ermenice şarkılar dinlediğimden kulağıma yabancı gelmiyordu. Arapça alfabesine aşinaydım. Lakin buna rağmen beni yoran tek parça oldu. Diğer dillerde  hiç zorlanmadım. Çevirmen hocalarım çok destek oldular her noktada.

Maddi olarak hiçbir talepleri olmadı. Herkes yeter ki dilimize bir nebze de olsa katkı sağlayalım diyerek, bu albüme emek harcadı. ‘Merhaba’m sayesinde çok güzel dostluklar, arkadaşlıklar edindim.  Evet Livaneli eserleri muhteşem, benim yorumlayışım şahane vs ama bu albümün var olmasını sağlayanlar çevirmenlerdir.  Onlar olmasaydı, Anadolu Bahçesi diye adlandırdığım, gökkuşağı misali bu albüm var olmayacaktı. Çevirmenlerin kimi müzisyen, kimi gazeteci, kimi şair, kimi yazar. Sağ olsunlar, hepsi tereddüt etmeden destek oldular.

 

 

- Livaneli albüm için bir yazı kaleme aldı ve orada bu albümü şöyle yorumladı. ‘’’Bu şarkılar en az yirmi dilde var da niye benim kendi toprağımın geleneksel dillerinde yok’’? diye düşünmüşümdür. Elinizdeki albüm bu büyük eksikliği gideriyor ve bana olağanüstü bir sevinç yaşatıyor’’. Ve büyük bir başarıdır ki bu şarkılar bu dillere birebir aktarıldı öyle değil mi? Bu peki özel ve hatta uzun bir çalışmayı gerektirmiş olmalı?

- Elimizden geldiğince birebir çevirtmeye çalıştık. Lakin bazı eserlerde anlamını kaybetmemek kaydıyla ufacık kelime değişiklikleri yapılmış olabilir. Sadece Ermenicede birebir çeviri yerine Sevgili Pakrat Estukyan sözler yazdı. ‘’Yiğidim Aslanım’’da da Hovhannes Badalian’ın bir şiirinden, bir kupleyi kullandık.  Çok emek sarf edildi. Kapandık ve çalıştık sıkı bir şekildi.  Albümü 2011’e yetiştirmek gibi bir çabamız olmasaydı, daha uzun soluklu çalışarak yapardım bu albümü.

- Albüm müzik eleştirmenlerince tam not aldı, dinleyiciler de kayıtsız kalamadı ki albüm yayınlandığı günden bugüne listelerde yerini koruyor. Medyanın da ilgisini çekti ve birçok yerde karşılaştık. Böylesi bir ilgi beklediğin bir şey miydi, nasıl karşıladın bu güzelliği, nasıl tarif ettin bu sevinci?

- Dürüst olmam gerekirse,  böylesi bir ilgiyi beklemiyordum. Açılım süreci vs beni korkutmuştu. O hengamede kaybolacağımı düşünürken aksi oldu ve merkez ve yerel medyada inanılmaz ilgi gördü. Neredeyse bütün gazetelerde röportajlarım tam sayfa yayınlandı.  Mutlu olmakla birlikte, çoğu zaman tek başıma ilgilendiğim bu albümün başarısını görmek gururlandırdı beni ve bir süre sonra kendi kendime başardım dedim.

- İlk klip ‘’Merhaba’’ için geldi. Peki yeni klipler düşünüyor musun bu albüm için bundan sonrası adına. Ve takip ettiğim kadarı ile geçen süre boyunca birçok konser verdin. Seni oralarda nasıl bir coşku bekledi, konserler hayatının nasıl bir parçası oldu, bu şarkıların yanında nasıl bir repertuar sunuldu dinlemeye gelenlere?

- Evet ilk klip ‘’Merhaba’’ya geldi bin bir zorlukla. Zira bildiğin gibi artık çekilen kliplerin çoğu yayınlanmıyor. Hele hele etnik dilde olanlar. Ama sağ olsun Sevgili Mehmet Akbay (nam-ı diğer Gezegen Mehmet) Kral Tv’de klibimi yayınlayarak, her türlü desteği verdi.  İkinci klibi çekmek istiyorum tabii ki. Ancak bu biraz da yapımcı ile alakalı. Bakalım önümüzdeki günler bize neler gösterecek.

Sahne kendimi rahat ifade ederek, özgür hissettiğim, insanların gözlerinin içine bakarak mutlulukla şarkılarımı söylediğim bir platform benim için. İlk etapta tabii ki insanlar beni tanımıyor ve yadırgıyordu beni. Lakin ikinci şarkıdan sonra tüm şarkılara eşlik ederek, konserin sonunda gözlerinin içi gülerek, mutlulukla ayrılıyorlardı alandan.

Repertuara Sezen Aksu’dan, Ahmet Kaya’dan (mekanı cennet olsun), Kıvırcık Ali’den (mekanı cennet olsun) eserler koydum.  Bu ustaların şarkılarının yanı sıra anonim ve özgün eserlerde aldık repertuara.  Pir Sultan Abdal’dan Mahzuni Şerif’e, Aşık Veysel’den Musa Eroğlu’na kadar ve daha bir çok efsane ismin eserlerini naçizane  yorumlamaya çalıştım konserlerimde.  Ve tabii ki halaylar :) Repertuarımda olmazsa olmazlardan…

 

 

- Bu albümün yurt dışında da konserleri oldu, peki bu albümü oralara taşıma fikri var mı? Peki bir ikinci albüm üzerinde çalışmalar var mı? Yine böyle konsept bir albüm mü dinleyeceğiz, sıradaki çalışma adına nasıl şekillenmeler var peki?

Haziran ayında Londra’da 15 bin kişiye konser verdim.  Önümüzdeki aylarda yurt dışı programlarım var. Albümü tabii ki yurt dışına taşımak istiyorum. Ancak bunu tek başıma yapmam mümkün değil. Bu noktada yapımcının, bu albümü iyi yerlere taşımak için istekli olması gerekir. Ki şimdilik öyle bir çabalarını görmüyorum. İş gene bana düşüyor :) Elimden geldiğince yurt dışında da duyurmaya çalışacağım.

İkinci albümün çalışmalarına başlamak istiyorum lakin kafam çok karışık proje noktasında. Çok fazla öneri var. Sakin bir kafayla oturup konuşacak ve neler yapabilirizi tartışacağız.

- Peki Züleyha sen kimleri özelikle dinliyorsun, müzik dünyasındaki gelişmeleri ne kadar takip edebiliyorsun ve son yıllarda kimleri özellikle başarılı buluyorsun? Nasıl bir hareketlilik gözlemliyorsun bu anlamda? Bir proje Livaneli ile hayata geçti, önümüzdeki günlerde özellikle çalışmayı istediğin, türkülerini - şarkılarını yorumlamayı istediğin başka müzisyenler var mı?

- Vazgeçilmezlerim arasında Ahmet Kaya, Sezen Aksu, Leman Sam, Grup Yorum, Cengiz Özkan, Onur Akın, Ferhat Tunç, Haris Alexiou, Kardeş Türküler, Aynur, Nilüfer Akbal öncelikli olarak dinlediklerim ve sevdiklerim  arasında.

Elimden geldiğince müzik eleştirmenlerinin yazılarını okur, sosyal medyadan takip ederim.  Müzik marketleri gezer, yeni çıkanlar, hitler stantlarına bakarım muhakkak.

İkinci albüm konseptinin tamamıyla farklı olmasını istiyorum.  İkinci albüm Livaneli projesi gibi olmayacak. Fikirlerini aldığım çok değerli müzik prodüktörleri ve yapımcıları var. Uzun bir süreç olacak ikinci albüm için.  İlk albümde çıtayı çok yükseğe koydum. Bunun üzerine çıkmam gerekiyor. Sahnede bir çok usta sanatçının eserlerini yorumluyorum zaten. Ancak ikinci albümde kendimi tekrar ederek köreltmek istemiyorum. Belki –kısmet olursa- daha sonraki albümlerde bir şeyler yapabilirim.

- Son olarak müziğin bir soru için sustuğu yerde olalım ve senin dünyanın diğer renklerini dinleyelim mi senden? Hayatının diğer lezzetleri nelerdir? Müzisyen kimliğinin dışında günlük hayatta nasıl bir portre var karşımızda?

- Etnik müzik ve arabesk dinlemeyi, söylemeyi çok seviyorum. Yeni dinleme fırsatını yakaladığım ya da unuttuğum eserleri tekrar dinler, not eder repertuara alırım. Son iki aydır çok okumamakla beraber kitap vazgeçilmezimdir. Yemek ve tatlı yapmaya bayılırım.  Dostlarımla bir araya gelerek sohbet etmeyi çok severim. Ablalarımla bir arada olduğum ve beraber aktif olduğumuz anlar en mutlu olduğum anlardan. Sporumu hiç aksatmadan düzenli şekilde yaparım. Platese de başladım kısa bir süre önce.  Düzenli, dakik yaşamayı, kendime bakmayı, bakımlı olmayı severim. Ancak günlük hayatta, çoğu zaman özel bir görüşmem yoksa, kot - tşörtümü giyer, saçımı toplar, ufak bir dudak parlatıcısı ile kendimi sokaklara atarım. Açık havada yürümek, kuytu yerlere girerek geleceğe dair düşler kurmak bana huzur verir.  Yazın sahildeki banklarda, kışın ise çok az kişinin uğrak yeri olan mekanlarda oturmak ve kitap okumak en büyük zevklerimden.

- İyi ki varsın Züleyha; yüreğinden kopup yüreğimiz olacak hayatın daha nice şarkısında görüşmek üzere, çok teşekkürler bu keyifli söyleşi için.

- Asıl ben teşekkür ederim. Albümü zevkle, mutlulukla dinleyerek, bana böylesine güzel bir söyleşi gerçekleştirme imkanı sunduğun için sonsuz teşekkürler Kadricim.

 

 

Züleyha - Albüm Teaser

 

Züleyha Web Sitesi

Söyleşi : Kadri Karahan / Eylül 2011